Showing posts with label çantamın içinde ne var?. Show all posts
Showing posts with label çantamın içinde ne var?. Show all posts

April 14, 2016

(3) Altı Ay Arayla İki Çanta

Saçaklı'aanım Şalanjı'nın üçüncü gününde çantamızı-cüzdanımızı ortaya döküyoruz. Dün okula gittim, o çantayı olduğu gibi döküyorum ortaya hemen. Hiç ilginç bir şey yok, baştan söyleyeyim.


Sırt çantam, canım sırt çantam. Hem dağlarda hem şehir içinde dünyanın en rahat çantası. Üç günlük tatile de yetiyor, okula gidip gelmeye de. Ders için kaynak kitaplar-dergiler, içine her şeyi yazdığım defter, mendiller, küçük kremler, kalem çantası, güneş gözlüğü, sokaktakiler için kuru mama, anahtar manahtar, boş naylon torbalar. Normal insan çantası.

Cüzdanımda da bir numara yok, şimdi açıp baktım da. Bu kadar çok mağaza kartı ne işime yarıyor diye düşündüm. Gratis kartı var mesela, 3 liralık kremler falan aldığım için sadece, ne puan birikiyor ne bir şey. Kasadaki kız bir daha sormasın diye almıştım kartı. Neyse.

Yazının şurasına gelince bir çanta daha eklemeye karar verdim, bunu da bilin istedim, 10 Ekim'den beri salon kapısının koluna asılı vaziyette duruyor. Alamadım oradan, bir daha kullanamadım. İçinden sadece cüzdanımla anahtarlarımı çıkardım, zaten başka bir şey yoktu.


Bu çantayı o kadar severdim ki. Sarıkafa Londra'dan getirmişti. Doktora tezimin ithaf sayfasına yazdım ben bunu, altında da "Tarih boyunca adaletsizliğe karşı ve özgürlük için seslerini yükseltmiş kız ve erkek kardeşlerime. Ethem'e." yazıyor. Sarıkafa'nın haberi yoktu ithaftan, Oscar Wilde sevgimizden, ortak geçmişimizden almış bunu, onda da var aynısı.

Gazeteyi Gar'ın önüne yürürken almıştım, genç çocuklar satıyordu, o günün gazetesi. Bir de zavallı kağıt mendil kalmış içinde. Çantanın arka tarafında açık pembe lekeler var, o günün lekeleri.

Fotoğrafı çektim, gazeteyle mendili içine koyup gene astım kapının koluna, gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum. O gün astım oraya, bir kere kardeşime göstermek için elime aldım, bir de bugün. 6 aydır kapı kolunda sabit bu çantayla yaşıyorum.

Giderken iki gazete haberi bırakacağım. Ankara Terörle Mücadele C Şubesi amiri Hüseyin Özgür Gür başta olmak üzere onlarca istihbaratçı ve polisin, bombacılardan biri de dahil olmak üzere IŞİD'in nerdeyse bütün Türkiye kadrosunu adları soyadlarıyla bilip, bunların aileleriyle helalleştiklerini bile bilip, o gün ne olacağını, nerede ve ne şekilde olacağını bilip arkalarına nasıl yaslanıp oturduklarını okuyabilirsiniz.

Hüseyin Özgür Gür kendi ifadesiyle "Yine mi eylem ikaz yazısı? Hep aynı yazıyı gönderiyorlar şeklinde olumsuz psikolojik etki ile kısa süre önce benzer içerikli evrak gönderilmesini dikkate alıp evrakın gereksiz yere ifşa olmasına da fırsat verebileceği hususlarını birlikte düşünüp büro personelini bilgilendirmenin yeterli olacağını" düşündüğü için, işi polislik olan insanların ihbarlardan canı sıkılmasın diye susmuş. Benim yorumumla "Ay şimdi gazetelere falan düşmesin üfff yaa" diye susmuş.

Bomba patlayacak diye gelen onlarca ihbar bombanın patlayacağına işaret etmiyorsa bilmiyorum artık neye işaret ediyor. Basiretsizlik ya da göz yummak, siz karar verin.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/514675/Bombayi_biliyorlardi.html

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/515254/Emniyet_kitleyi_degil_polisi_uyardi__Canli_bomba_var__kendinizi_koruyun.html

Normal hayata geri dönün, normal hayat, normal hayat; benim normal hayatım bu, ne yapayım, hiç olmamış gibi mi davranayım, anlamıyorum ki. Neyse. Şalanjsa şalanj, yazdım bunları da, kusuruma bakmayın lütfen.


December 15, 2011

bu da mı kocakarı çantası anne, bu da mı?

bütün blog dünyası kızları yaptı, bizim kafamız kel mi diyerek, dünyanın en sıkıcı çanta içi şeysini yapıyorum. önce çantanın kendisi. fotoğrafları da düzeltemedim bi türlü.


plastik adidas çanta, okula bunla gidiyorum. üstündeki de elmalı bim market defteri, 3 yıl falan oldu herhalde alalı, ders notu da var içinde yemek tarifi de.


bunlar da içinden çıkanlar:
1. güneş gözlüğü, kılıfın kenarını koko yedi.
2. cüzdan.
3. sigara+çakmak. hiç utanmadan her gün bi paket tüketiyorum.
4. telefon. çok direndim ama artık müziği de bundan dinliyorum. conan hakaret ediyordu yanımda bi de ipod taşıdığım için. anısı var o ipodun, islamabad'dan almıştım ben onu.
5. ajanda+kalemkutusu.
6. ingiltere artığı selpak.
7. otrivine burun spreyi. 15 yıldır buna da bağımlıyım, nefes alamıyorum otrivinsiz.
8. ev anahtarları. nazar boncuklu anahtarlık kayınvalidemin hediyesi.
9. kulaklıklar. çok hastasıyım bunların.
10. ofis anahtarları. gri gorgoyl'lu anahtarlık kardeşimin hediyesi, bi kanadı kırık. aslında baktım da bütün anahtarlıklarım kardeşimin hediyesi, yoksa benim bethlehem'de işim ne. mimarlar odası şeyini de babamdan arakladım.
11. gerizekalı gözlüğü. kardeşim Z., izmir'den başka bi sarı kafalı arkadaşım ve ben ortaköy'de kaldırımdan aldık 5 liraya, cam taktırdım ankara'da astiğmatlı miyoplu. conan çok utanıyor bunlardan.
12. biber gazı. conan'ın hediyesi. onsuz sokağa çıkarken alıyorum yanıma, o varken gerek yokmuş. hiç kullanmadım daha. bu aslında geçen yaz kızın biri gözümüzün önünde eski kocasından dayak yiyince gelişen bi travmanın neticesi.
13. dudak butter'ı, vanilyalı. bu ürün grubuna da temiz bi 20 yıldır bağımlıyım.
14. parlatıcı.

normel hayattaki çantamın içi böyle. hadi bakalım, size de tükürüp kaçmışım gibi düşünün, öylece işaretlemiş olayım, merakla bekliyorum.