21 günlük şalanjı böylece bitiriyorum, her gün kendimle ilgili bir bilgi ile devam edeceğim. Umarım ederim, bana da iyi geldi çünkü her gün yazmak.
Günün bilgisi: "Günaydınlar!" lafına neden bilmiyorum ama çok sinir oluyorum. Niye günaydın değil de günaydınlar? Belki suratsız biri olduğum için o neşeye ve yaşama sevincine gıcık kapıyorumdur. Hepimiz sabah programı sunucusuymuşuz, öğlen haberleri spikeriymişiz gibi bir haller. Gözümün önüne anında devasa irilikte, zorla beyazlatılmış dişler geliyor bir yerde "Günaydınlaaar!" okuyunca.
Dün sabah uyandım, köpenkler sağımda solumda horul horul uyuyordu, ben de bir süre öylece yatmaya devam ettim. Sonra sıcak bastı. Köpekler acayip ısı yayıyor. Kalkıp kahve yaptım.
Kahveyi çekirdek halde almak lazımmış, öyle daha taze kalıyormuş. Kahvecide öğüttürüp eve getirir getirmez bayatlamaya başlıyormuş diye el değirmeni almıştım. Onu da seramik dişli almak gerekiyormuş, metal dişler dönerken ısınıp kahveyi bozuyormuş falan filan. Valla bu kahve dünyasının detayları beni bunalttı bir hayli. Daha tam ayılamadan tor tor tor değirmen çevirdim mutfakta dikilip.
Oturup kartpostal yazdım bir miktar. Arkadaşlarıma yazıyorum artık sadece, posta ücretleri az buz değil. Yurtiçi 1.80, Avrupa'ya kartpostal 3.90, daha uzaklara 4.30 lira olmuş. Postcrossing'de 17 kart yollama hakkım varmış, orasının Çinli ve Tayvanlı kartpostalcı dolu olduğunu da düşünürsek ohooooo, resmen pahalı hobi olma yolunda dev adımlarla ilerliyor.
En son geçen sene filateli.gov.tr'den pul sipariş etmiştim, posta ücretleri zamlanınca elimdeki pullar bir tuhaf kalmış, 3.90'a, 1.80'e tamamlayacağım diye alnımda terler birikti. Yeniden sipariş mi versem diye girip baktım, ay allahım bakmaz olaydım.
En son ne zaman bu kadar kötü çizilmiş insan figürleri gördüm hatırlamıyorum. Kadınların burunları yok, birinin var ama onu da sanki başkası çizmiş de yanlışlıkla araya sıkışmış gibi. Herkes koca kafalı, bir kısmının boynu yok. O arkadaki eline bayrak yapışmış gibi duran kadın neden orada? Ay ne biçim tasarım bu?
Bir süre dolandım pulların arasında, içim bayıldı. Postaneden 10, 20, 30 kuruşluk pul almaya çalışacağım, elimdekilerle tamamlayıp bir süre idare edeyim.
Gazete okudum biraz, AP'nin sayfasında Işid'e katılan yabancı savaşçıların durumu ile ilgili bir haber vardı, Avrupa ülkeleri ölülerini de dirilerini de geri almak istemiyormuş ama açık açık da söylemiyorlarmış. Arada Işid karşıtı koalisyondan Amerikalı bir diplomatın açıklaması vardı:
Diyor ki "Amacımız, yabancı bir ülkeden gelip de Suriye'de Işid'e katılan her savaşçının Suriye'de ölmesini sağlamak.", sonra da iyice anlaşılsın diye ekliyor, "Yani Rakka'da iseler, Rakka'da ölecekler."
Bu Amerikan usülü sorun çözme beni çok memnun etti dün. Ben olsam Rus usülü sorun çözerek o "Işid gelinleri"ni de ortadan kaldırırdım. Çünkü takip ediyorum, kapatıldıkları kamplarda neşeyle anlatıyorlar eve getirilen Ezidi kadınların ve çocukların başlarına neler geldiğini, nasıl sadece seyrettiklerini. Ne pişmanlık var ne de insaniyete dair herhangi bir emare.
Gerçi ben Işid'e gelin olup sonra kaçmaya çalışırken ölenlere de acımıyorum. Kardeşimle konuşmuştuk bunu, o anlamaya çalışıyordu kızların durumunu. Ben üzülemiyorum, gördüğümüz her şeyi görüp gene de Işid'e giden o Avrupa doğumlu kızlarla empati kuramıyorum, hallerini anlamakla ilgilenmiyorum, ölmelerinin bir kayıp olduğunu da düşünmüyorum.
Kadın ya da erkek, cihat bir tür meslek. Suriye belki durulacak, bunlar başka bir yerde mesleklerini yapmaya devam edecekler. Ortalık Boşnak, Çeçen cihatçı dolu. Genelde memleketlerine dönüp bakkal filan açmıyor bunlar, kendilerine yeni bir cephe buluyorlar.
Bu konuyla ilgili fikirlerimi Rus ayısı Boris'mişim gibi açıkladığıma göre devam edeyim.
Tarhana çorbası yaptım, brokoli haşladım. Akşam da biraz mısır patlatıp yeni diziye başladık, Mindhunter diye. Yapımcısı David Fincher, bazı bölümleri de o çekmiş. 1970'lerin sonlarında FBI'da geçiyor, seri katillere henüz seri katil denmiyor, daha yeni uyanmaya başlamışlar böyle bir şeyin varlığına. Davranış bilimleri, psikoloji filan işin içine girebilir mi diye bakıyorlar. Kriminal profil çıkarma işi ortalıkta yok. Bütün bunların nasıl başladığını anlatıyor. Ben çok beğendim.
Gideyim bu güneşli pazar günü faydalı bir şeyler yapayım. Tam olarak bilmiyorum nasıl faydalı işler ama kompüterin başından kalkayım en azından.
Showing posts with label kahve. Show all posts
Showing posts with label kahve. Show all posts
October 22, 2017
April 8, 2015
Subscribe to:
Posts (Atom)