Çay koyayım diye mutfağa giderken koridorda kafamı sola çevirdim, göz göze geldik:
Bebekken de yatak yapardı kendine, hepsi yapıyor zaten. Ama yaşlandıkça sanki daha konforlu tasarımlar görmeye başladık gibime geliyor. Kıçının altındaki şey koca bir çift kişilik yorgan.
Siyah hayvanlara bir de arkadan ışık vurunca böyle kara lekeler gibi çıkıyorlar. Seçemiyorsanız ben yardımcı olayım, "Hayırdır?" diye bakıyor. Dokuz senelik ömrünü, sorgulayarak ve edebildiği her şeyi manipüle ederek geçirdi.
Annemin bir süredir aradığı bir kitap var, baskısı yok. Çok da yana yakıla aramıyor aslında ama bana dert oldu. Aklıma geldi, bir baktım ki Urla İlçe Halk Kütüphanesi'nde varmış kitap. Anneme haber verdim, "O kütüphane nerede acaba?" dedi. Yeri tabii bulunur da anlaşılan pek hayat emaresi yok kütüphanede. Annemin de kütüphane alışkanlığı yıllar içinde ölmüş bana kalırsa.
Neyse, geçen hafta Urla'da sağa sola giderken gördüm, sağlık ocağı olarak kullanılan binayı restore edip halk kütüphanesini buraya taşıyacaklarmış. Valla çok sevindim, bizim eve de acayip yakın hem. Şöyle güzel, eski bir Rum evidir:
Kasım 2020 diye vermişler işin bitiş tarihini, heyecanla bekleyeceğim. Burası o kadar işlek bir yeri ki Urla'nın. Bu cadde sağlı sollu kafe ve bar dolu, inanamayacaksınız ama deneysel füzyon mutfağı da var. Bu işlek turistik yerin göbeğindeki bu güzel binayı başka bir şey yapmayıp kütüphane yapacak olmalarına inanasım gelmiyor.
Ben de gerçekten tam bir sahtekar gibi kütüphane övüp duruyorum, hâlâ gidip bir kitap ödünç almışlığım yok Kızılay'daki kütüphaneden. Evden çıkmıyorum, çıkabilsem Kızılay'a gidip salça da alacağım. Ovacık Koop dükkânına güzel salça gelmiş, bitecek diye endişeler içindeyim. Neyse, kütüphane kullanmak 2020'de yapmayı umduğum şeylerden biri.
Bir diğer umudum da sabitfikirli bir sinir küpü olmayı bırakabilmek. Örnek veriyorum; Ada'nın bir ders için yazdığı final ödevi.
Yazıp yolladı, hızlıca okudum. Ödevde bir şey yok, yazmış çocuk naapsın. Geriye kalan her şeye sinirlendim. Önce ödevin konusuna sinirlendim; düşünün Osmanlı Tarihi dersi almışsınız, final ödevinizin konusu şu, "Osmanlı tarihini yazınız."
1000 kelimeyi geçmeyecekmiş ödev. 1000 kelime dediği şey, 2 sayfa filan ediyor. Bunlar zaten okuyan yazan bir nesil değil. Bu duruma da sinirleniyordum ama yapacak bir şey yok, kuşak farkı var. Bambaşka bir hayata doğdular ve öyle büyüdüler. Ama üniversite yahu bu.
Yani bu hoca 5 tane obje/eşya/alet bir şey koysaydı bunların önüne, deseydi ki "Birini seçin, tarih boyunca nereden nereye geldi bu obje, yazın" deseydi, bunlar bari biraz çalışmış, düşünmüş filan olacaktı. Hoca bunlardan bir sömestrelik dersi iki sayfayı geçmeyecek şekilde özetlemelerini istemiş.
Bu çocuklar aptal değil, neden aptallarmış gibi ödev veriliyor?
Tabii kendimi durduramadım, psikopat gibi hocayı filan da gugılladım gözlerimi kısarak. Neye yaradı bütün bunlar? Hiçbir şeye yaramadı. Bunu yapmayı bırakmak da yine 2020'de becermeyi umduğum şeylerden biri. Bu harlı sinir, lüzumsuz nefret, fil gibi kin gütmek filan insanı insanlıktan çıkarıyor.
İnternetlerden çeşitli kuru otlar sipariş ettim, kedi otu ve sarı kantaron çayları anksiyeteye iyi geliyormuş. Hızımı alamadım, bir de "İyi uykular çayı" aldım. Barbar kocam "Tam olarak neye endişeleniyorsun? Gelecek kaygısı mı?" diye sordu geçenlerde. Anksiyete deyince aklına anca gelecek kaygısı gelebildi.
Gelecek kaygısı da duyuyorum tabii, alt-kategorileri de var, hepsine ayrı endişeleniyorum. Hiçbir şey yoksa ortalıkta, gece kafamı yastığa koyunca "Dışarısı çok soğuk, evler soğuk, insanlar ne yapıyor bu soğukta, kediler köpekler ne yapıyor, o köpek videosu ne korkunçtu..." diye alıyor başını gidiyor. Yav ben hâlâ yüksek seslere dünyanın sonu gelmiş gibi sıçrıyorum, saniyesinde ter içinde kalıyorum. Ne bileyim, barbar kocam neden her şeye endişelenmiyor, buna da şaşırmıyor değilim.
Ay o arada kargo geldi, paketin üzerinde içindeki bütün otların listesi var. Keşke "BUHRAN VE BASUR TEHLİKESİ!!!" diye etiket yapıştırsalarmış, kargo şirketinde çalışan ve otlardan anlayan biri olsaydım meh meh diye gülerdim benim kargoyu görünce. Çoban çantası otu çayı komşular, poposal problemlere iyi geliyor diyorlar.
Gelmiyor da olabilir tabii. Bitkilere inanmakla inanmamanın tam ortasında duruyorum, çok inanmak istiyorum ama bir yandan da modern tıp diye bir şey var. Neyse.
Gidiyorum, iyi hafta sonları temenni ediyorum.
Merhaba, umarım 2020 hedeflerinize ulaşırsınız, kısacık yaz tatilinde Urla, İzmir'e kadar gidip göremediğimiz bir ucundan geçip gittiğimiz bir yer oldu, kütüphane'ye çok sevindim umarım bu tarz iyi gelişmeler heryere yayılır, bende hiç kütüphane'den kitap almadım, belki bende bu yıl bunu yapmalıyım, öğrencilere verilen ödev hakkındaki görüşlerinize de katılıyorum, Sipariş ettiğiniz otlar şifa olsun, deneyimlemişliğimiz var çoban çantası gerçekten çok faydalı :) bu arada bugün Ovacığa uğradım hala salça vardı bilginize. Vazgeçemediğimiz bir adres oldu Ovacıkdoğal :)
ReplyDeleteMerhaba ♥ Ay okuduğuma ne kadar sevindiğim bir yorum oldu bu, anlatamam :) Saat 3, çıksam Ovacık'a gider, salça alır ve dönerim. Sumak da alırım, tulum da bakarım, yihhu!
DeleteKedi otu çayı yaptım şimdi, akşama da çoban çantası yapayım madem, vallahi şu anda sevinç doluyum :D
Urla'da uğranacak güzel yerler var. Güzel köyler var. Ben de devamlı şikayet ediyorum, oturup güzel yerlerini yazayım bari bir ara. Belki bir dahaki sefere girersiniz Urla'ya, yüksek rakımlı köyleri var mesela, pek hoş yerlerdir. Köy gibi köy yani, normal köy kahvesi var, küçük kooperatif dükkanı var, koyunlar filan var.
Selamlar, sevgiler ve çok teşekkür ederim iyi dilekler ve haberler için.
Şifa olsun otlar.Benim ağrı kesici allerjim olunca bir on beş yıldır ot çöp ile aram iyi.Geceleri bende verimsiz uyuyorum o gece evhamları beyinin de daha önce belirttiği "amele mod tea" içiş stili ile lakası olabilir.Ben arada bir çayı kesip denemişliğim var çok fark ediyor.Rum evleri fotolarını koy,deniz koy,ot koy şu bloğa tabi kafaya da.İçmize ne dolduruyorsak dışımızda da o oluyor.Bilinçli haber izlemediğim oluyor ama bende tam bırakabilmiş değilim.Hoca verir talkını kendi yer salkımı gibi olacak ama çabalıyorum gidişatta önemli çabala:)senin yaşlılığın çok fena olcek yoksa:)
ReplyDeleteAy evet ya, bi demlik çay içince daha fena oluyor, akşam da içmeye devam edersem iyice feci oluyor. Beni akşam haberlerinden ziyade gündüz Twitter mahvediyor. Twitter mahvetmezse inşaatlara sinirleniyorum. Bilmiyorum nedir çaresi, haklısın, bu gidişle yaşlılığım hakikaten fena olacak ohhh allahım :D
DeleteNeyse en azından halimin farkındayım, bu da bir gelişme diye kendimi avutayım. Pazartesi pazartesi umarım denizden ve otlardan bahsedebilirim, dur bakayım bir yazmaya başlayayım :)
Rica ederim, bende teşekkür ederim çünkü Ovacıkdoğalı sizden öğrenmiştim :) umarım alacaklarınızı bulup almışsınızdır, bazen birkaç saat içinde tükenebiliyor var derken. Urla'yı görme fırsatımız birdaha olur inşallah, özellikle köyler benim en sevdiğim yerler. Ben yazılarınızı çok keyifle okuyorum hep şikayet gibi gelmedi hiç, olan neyse o. Benden de selamlar sevgiler.. :)
ReplyDeleteAldım, aldım :) Çok kalabalıktı dükkan, arzu ettiğim kadar bakınamadım ama salça aldım iki tane.
DeleteYarımada turu güzel olabilir aslında, Karaburun'un etrafı da pek hoştur, küçük vahşi koylar filan var. Urla-Seferihisar arasında da ana yoldan sapınca küçük köylerde dura dura gezilebiliyor.
Çok teşekkür ederim, ben de sizi sessiz sessiz okuyorum ne zamandır, huzur buluyorum yazılarınızda ♥
Çok uzatmış gibi olmak istemiyorum ama yazmadan da edemedim okuyunca, sizi okuyorum diyince çok mutlu oldum, sesli-sessiz nasıl isterseniz artık, çok teşekkür ederim...
DeleteHoca gugılllamak, ay bi gülme geldi, yalnız değilmişim şükür... içinden “aynı şeyi farklı adla yüz kere makale yapmış, size değil sizi akademisyen olarak tutanlara kızmak lazım aslında, millet evrenin sırrını çözüp yayınlayacak, hay ben sizin...” dedin mi? Ben genelde diyorum :)
ReplyDeleteSonra en son kendime kızıp sahneyi kapatıyorum, o sinir de bütün günüme yetiyor...
Ahhahhha ay ben de çok sevindim şu anda yalnız olmadığıma :D Tabii canım, ne yazmış, hangi dergide çıkmış hepsine baktım. Gözlerimi kısa kısa, ağzımı büze büze. İki günümü işgal etti bu sinir, işin içinde çocuğumuz var diye. Ödevden çıktım, "BÜTÜN MEMELEKET BATMIŞ!!"lara kadar geldim zaten o arada :D
Deletehiç sevmediğim bir tarih hocası vardı üniversitede, ilk ödevinde epey ciddi ve tehditkar bir üslüpla "sakın kopyala+yapıştır ödev getirmeyin! yorum katın" falan demişti. ödevleri okumadığı duyumunu alan cesur bir arkadaşımız kapak ve ilk sayfada tarihi ilgili bir şeyler yazıp (elbette copy+paste şeylerdi onlar da) kalanını sayfalarca yemek tarifi ile doldurmuştu.BU ARKADAŞ TAM PUAN ALDI O ÖDEVDEN! al buyur.
ReplyDeletekara köpeklerin fotoğraflarda çıkmamasına ilişkin duygu ve deneyimlerimi yazdım daha 5 dk önce bloga. mina, insan evrimine bir katkımız olabilir bence kara köpek sahipleri olarak. en karanlık anda bile o manipülatif hallerini görmek ama "öff snne be slk" diyebilme becerisi gibi hayati beceriler... misafirin kanını emiyorlar çünkü o küçük emrah bakışlarıyla. ha biz yer miyiz, yemeyiz. pis mikroplar.
bu arada uzun zamandır sana yazmasam da hep takipteyim. çok seviniyorum bu aralar daha sık yazmana. çok seviyorum <3 kalplerrrr kocaman ayılamacasına sarılmalarrr bırakıp gidiyorum.
Ay zaten tehditli uyarıdan belliymiş okumadığı, ohh allahım ne utanç verici bir şey ya bir hoca için ya. Ada'nın ödevinin teslim tarihi ertelendi, çok kar yağdı o gün diye. "Bana son halini yolla, doğru dürüst bir daha okuyayım, belki bir şeyler eklersin fırsat bu fırsat" dedim. Yollamadı. Bir de bu çalışkan ve rekabetçi bir çocuk ama gene de yollamadı. Çünkü biliyor o elindeki ödev iyi bir not almasına yetecek. Çünkü bunlar bir dönem boyunca tartmış hocayı, yemek tarifiyle geçeceklerini bilseler bunlar da yazar yemek tarifi.
DeleteNeyse, biri okuyor ama bunların ödevlerini, kırmızı kalemle notlar gördüm daha önceki ödevlerinde. En azından bir geribildirim var, bari buna sevineyim. Ben de vereceğim geribildirim, bir bitsin bu sömestre.
Kız bana bir email atsana kurban olurum, ben gene kaybetmişim senin blogu :/ Her şeyi kaçırdım kara köpekler de dahil. Gelip orada ayılamacasına sarılayım.
Evet, salça da, kütüphane de, ödevler de önemli ;) Haklısınız yani.
ReplyDeleteBunlar hayatın önemli şeyleri ahhahha :D Ya ama gerçekten, kötü salça da çok kötü bir şey değil mi? Keşke kendim yapabilsem ama gözüm yemiyor :/
Delete