December 1, 2020

İçe Doğru Göçmek

Sanalmarket'ten 3 adet portakal rica etmiştim, bunları yollamış market çalışanı. Mutfakta kendi kendime güldüm biraz. Fotoğraftan pek anlaşılmıyor ama en büyük olan kafam kadar, en küçük ise ufak bir mandalina ebatlarında. "AL PORTAKAL! AL! ÜÇ TANE AL!" diye torbaladığını hayal ettim, allah biliyor ben de o ruh haliyle yaşıyorum. Üstelik bütün gün sebze meyve de doldurmuyorum torbalara. 

Benim bu taneyle sebze meyve alma huyum evde hır çıkmasına sebep oluyor 10 senedir. İki sebebi var taneyle almamın; şu yaşımda hâlâ kestiremiyorum kiloyla alsam aşağı yukarı kaç tane gelecek, diğer sebep de çok alıp çürütüp çöpe atmak istememem. 

Bu tabii biraz pandemisiz hayatın alışkanlığı, taneyle almak, markete manava filan girmeye gocunmadığım zamanlar, evde bittikçe fırlayıp gidebilmenin rahatlığı. Barbar kocam "KİM GİDİP ÜÇ PORTAKAL ALIR?!" diye isyan ediyor. Ben alıyorum çünkü portakalların ikisi dolapta durmaya devam ediyor, beş gün oldu. Bir tanesini yiyen de benim zaten. Orta boy olanı yedim.

Yeni sokağa çıkma yasaklarıyla beraber ruhunuz daraldı mı? Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi, bunun bir sonu yokmuş gibi geldi mi dinlerken? Bana öyle oldu. Sonra hemen silkinip kendime geldim. Önce televizyondaki altyazıyı okuyup anlamayan barbar kocama bağırdım. Sonra da kafamda plan yapmaya başladım.

Zaten feci şekilde salmıştım, ne bir küçük egzersiz ne yediğine içtiğine dikkat etmek ne de günlük rutin filan kalmıştı. Bugün itibariyle yeniden gündelik hayatımı toparlamaya çalışacağım. İnternetlerde şunu buldum:


İZOLASYONDA İYİ OLMAK İÇİN GÜNLÜK YAPILACAKLAR LİSTESİ:

Temel şeyler: Duş / Meditasyon / ... (Kişisel hijyen ve kafayı rahatlacak bir aktivite gibi düşünebiliriz.)

- Bir şeyi ya da bir yeri temizlemek 

- Büyümekte olan, canlı bir şeyle ilgilenmek: Çocuk / Bitki / Köpenk ve benzerleri

- Yaşadığın anın farkına varmak: Bir ses ya da şarkı / Bir his / Gördüğün bir şey / Bir manevi-dini aktivite (Bir şarkıyı gerçekten baştan sona dinlemek, sırtına vuran güneşi düşünmek; "anda kalmak" dedikleri şey herhalde bu. Bilmiyorum tam olarak nasıl oluyor ama bu da bir tür egzersiz, deneriz yapmayı bence.)

Aynı evde yaşamadığın biriyle iletişim kurmak

- Nabzını yükseltecek bir şey yapmak

- Sonradan "İyi ki yapmışım" diyeceğin bir şey yapmak

Bir gün daha ben duvarlara bakarken geçip gitsin istemiyorum. Şu kadar aydır tamamen göçmemiş olmamın tek sebebi, sanırım, daha önce bir defa tamamen göçmüş ve yardım almış olmam. Göçmeye yaklaştığımı fark edip müdahale ediyorum elimden geldiği kadar.

Neyse işte, böyle. Biraz dambıl indirip kaldırayım, duş alayım, doğru dürüst giyineyim. Sonra sandviç yapacağım, bir de çay. Annemleri arayayım. Şu saksısı elimde kalan kaktüsü yeni bir saksıya yerleştireyim. Banyoyu temizleyeyim. Miley Cyrus'ın yeni albümünü dinleyeyim, merak ediyorum. Bir adet de makale okumayı filan başarırsam listeyi tamamlamış olurum. Belki 1993 senesinde ettiğim bir lafı neden ettiğimi düşünmeden uyuyabilirim bu gece ahhahhha ay çok korkunç!

Nasılsınız, iyi misiniz? Bugün neler yaptınız? Pandeminin de sonu var, bitecek biliyorsunuz değil mi?
 

32 comments:

  1. 93 çok eski ya niye gittin o kadar?bir belli dönem sonrası çok dingin bir hayat yaşamış,en sonuncu tramvaların bu tarihleede gerçekleşmiş olabilir eğer öyleyse şimdi niye ısıttın mevzuyu başkasının dahli varsa eski mevzuyu gündeme taşıma gibi bariz sakat bir ruh veya öfkeden saldırılmış olabilir.Allahım ben niye Şerlok izledim ki manyaklığım yeter seviyedeydi zaten.O portakala el bombası koyup markete saldırmadığın gerçeğini asla görmezden gelmiyorum.Sen çok iyi bir insansın tatlım

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ahhahhha ay ya bunlar hep hayallerimi süslüyor aslında, el bombaları, efendime söyleyeyim benzin döküp yakmalar filan. Ama bayağı oldu ben marketti kargo şubesiydi filan kavga etmeyi bırakalı. Pandemiden önce bıraktım hatta, bir tür zen haline vardım, "Evet portakallar. Evet tabii asla gelmeyebilir kargo. Evet hayat böyle bir şey" diye teflon gibi akıp gidiyor üzerimden.

      Başka şeylere sardırıyorum, 1993'te ben o gerizekalıyla neden arkadaş oldum filan gibi. 1996'da o ÖYS tercih listesini neden öyle doldurdum? 1995'te o dil sınavına neden girmedim? Çok beğeniyorum bu Şerlok usulü tümevarımlarını ahhahhha :D 🧡🧡🧡 En sonuncu travmam 2015, terapiye gitmeye karar vermem de bi 6 ay sürmüştü, o yüzden zaten bilgilerim taze. Yazıyı yazıp yolladıktan sonra azıcık spor yapıp yıkandım, çok şükür bugün de insanlıktan tamamen çıkmadım :D

      Delete
  2. Bitecek mi hakikaten? Giderek bizimle alay edildiği, bütün bunların bir kurgu olduğu duygusuna kapılıyorum, bir yandan da ciddiye almayanlara çıldırıyorum. Yanımda olmayanlar için endişe etmekten benzim soldu. Gün boyu ne yesem diye dolabı açıyorum, dizim kütüğe döndü açılıp kapanmıyor hareketsizlikten. Kitap okuyup oyun oynamaktan, film, dizi izlemekten gözlerim pörtledi. Ve de ne güzel moral veriyorum di mi? Birilerine sarılmayı, bir cafede bir fincan kahvenin başında sohbet etmeyi, ellerimi yıkamadan 24 saat geçirmeyi, oraya buraya dokunarak sokaklarda yürümeyi. canlı konser, tiyatro izlemeyi, sinemaya gitmeyi özledim. Yetti gayrı yahu!!!

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ay tabii bitecek ayol, bu aşı meseleleri keşke bu kadar karışık olmayaydı ama yani tünelin yarısından çoğunu geçtik. Zaten ilk başladığında, aklı başında doktorlar/bilim insanları "En az bir sene" diyordu, belki geçecek de bir seneyi ama bitecek.

      Bir süredir yataktan tek hamlede kalkamıyorum, artık bu sabah utanç bastı. Egzersiz yapınca geçiyor bel ağrılarım, boyun tutukluklarım, neden yapmıyorum di mi o zaman? Sıfır irade, sıfır öz-kontrol, valla buralara kadar gene iyi geldim bir miktar şişmanlayıp tutularak. Şişmanlıktı, efendime söyleyeyim göz pörtlemesiydi filan bunlar normal, ey Türk gençliği olarak birinci vazifemiz virüs kapmamak :)

      Delete
  3. Bu arada ben de taneyle alıyorum sanal marketten. Bazen böyle komik şeyler oluyor Yazın nektarin istemiştim 1 kilo, bir poşetin içinde tek bir nektarin geldi, o da kayısı boyutundaydı. Bu aralar pek sorun yok, sanırım kızlarla ahbap oldum, birkaç kere de şikayet ettim artık pek atmıyorum gelenleri. Yalnız bir seferinden 2,5 kilo yerine 25 patlıcan istediğimi de belirteyim yanlışlıkla. Kilo-tane seçeneğine çok dikkat etmek gerekli...

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ay hatırlıyorum o 25 kilo patlıcanı ahahhahha :D Ben sonsuz bir gevşeklik içindeyim bu market siparişleri konusunda, anca küflü peynir filan gelirse. Bugün annemlerden limon geldi, Sevda da portakal ve mandalina verdi, en sevdiğim alışverişler böyle alışverişler :)

      Delete
    2. 25 patlıcan. Buradan da anlıyoruz ki benim başıma gelecek 25 kilo patlıcan. Zaten tam olarak öyle biriyim.

      Delete
  4. O portakalların hayalinizden başka şekilde poşete doldurulma imkanı yok gibi geliyor. Paket ürünler tamam da sebze meyve alışverişlerini böylesi bir durum yaşanır diye yanasmiyoruz biz :)

    Kardeşimin eşi de siz gibi yapıyor bazı alışverişlerini, misal biber dolması kişi başına bir tane olacak şekilde ayarlayabiliyor:) İtiraf ediyorum tuhaf buluyorum ben de :) Buna ragmen annem , gelen misafiri de bizi de aç bırakırsın sen diye söyleniyor bana.

    Hava bu gün buz burada.Yağmur da var. Açtım balkon kapısını önünde oturmuş üşüyor ve donmuş parmagimla bu mesajı yaziyorum :)

    Liste işinizde kolaylıklar diliyorum. Sanırım böyle bir şey hepimize lazım şu sıralar.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ben olsam aynen öyle doldururdum poşete :D Ben pandemiden önce de sanalmarket kullanıyordum, valla aslında o kadar az sorun yaşadım ki, hele bir de pandemi yoğunluğu bindi filan üzerine, gene de büyük bir üzüntü yaşatmadılar.

      Hayatımın sonuna kadar üç portakal, iki muz, altı patates almaya devam edeceğim ahhahhha :D Yalnız değilmişim en azından :D Misafir geleceği zaman elimin ayarı kaçıyor ama, bir de çorba yaparken. O çorbalar bitmek bilmiyor, ertesi gün dolaptan çıkardığımda sanki hiç içilmemiş gibi, sanki dolapta çoğalmış gibi 😅😂

      Burada da biraz yağdı demin, sabahtan beri griydi hava. Ben de tam arkamdaki kapıyı açtım, evi havalandırıyorum, hafiften donarak.

      Çok teşekkür ederim 🧡 Ben kendimi itelemezsem eğer, akıl sağlığım yerinde çıkamayacağım bu pandemi macerasından :)

      Delete
  5. Sebze meyveyi ben de taneyle alıyorum. Hattâ eşime liste yaparken de kaç tane alacağını yazıyorum:) Kalmasın, çürümesin diye.
    Salgın süreci bir iyi bir kötü ruh hallerinde ilerliyor. Bu çok yorucu ama beklemekten başka çaremiz yok. Bu dönem bitince neler olacak çok merak ediyorum. Eğitim durumu nasıl toparlanacak, bozulan ruh halleri nasıl düzelecek? Ekonomiden bahsetmiyorum bile. Can sıkıcı gibi oldu ama aslında şu dönemden sonra tüm bunları normale döndürmek için hareketin artacağını düşündüm ve tam şu an saçma sapan bir mutluluk doldu içime:)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Barbar kocam taneyle istemeye utanıyor ahhahhha :D Devamlı gittiği market artık sokmuyor manav reyonuna, abilere söylemek gerekiyor. Mümkün değil taneyle alamıyor 45 yaşındaki insan irisi kocam :D

      Bir iyi bir kötü ruh hali de ne yıpratıcı bir ruh hali gerçekten. Eğitim durumu toparlanmayacak herhalde, mesela üniversite talebelerinin 2 sömestresi pandemi şartlarında geçti, olan oldu. Bilkent'te hoca 65+ bir arkadaşımla konuşuyordum geçenlerde, "Ne ben bir şey anlıyorum ne de çocuklar" dedi online eğitim için, çok mutsuzdu. Daha genel manada toparlanmanın ise bu siyasi koşullar altında olabileceğini pek sanmıyorum. Ama yerel yönetimlerden umudum var, genel olarak gelecekten de umutluyum biraz :)

      Delete
  6. Taneyle alıp pazardaki teyzeleri bazen ben de deli ediyorum :))
    2 patlıcan bana yetiyor diyorum iyice sinirleniyorlar :))

    Bu hafta yeniden eve kapandım ve evet sanki ipin ucunu kaçırmışım gibi bir hissiyattayım. Evden çalışmayı seviyorum aslında ama sabah geç masanın başına ve hiç hareket etme kısmı bozuyor ruhumu sanırım sadece...

    Bugünler geçecek mi bilmiyorum ama akşamları ne güzel yürüyüşe çıkıyordum, o sekteye uğrayacak şimdi. En çok ona bozuldum :(

    Ruhumuza iyi bakmakta fayda var tabi ki... Şu listeden bir kaç tane de ben not alayım ♥

    ReplyDelete
    Replies
    1. Yetiyor ama 2 patlıcan ya, gerçekten yetiyor ahhahhha :D Ya tabii saatlerce masa başında oturmak vücudumuzun hiç arzu ettiği bir durum değil, hem fiziksel olarak hem de ruhen. Restoranlardan aldıkları yemekleri kaldırıma çöküp yiyen insanları linç ettiler, o insanlar çalışıyor ve öğle yemeğine çıkmış olabilir mi acaba diye soran oldu mu? İnsan mola vermek, masadan kalkmak istiyor. Park mark da yoksa ne yapsınlar? Ay o kadar sinirlendim ki.

      Belki akşam yürüyüşlerini sabah çok erken yürüyüşleriyle değiştirirsin bir süreliğine. Ben de devamlı ne yapsam diye düşünüyorum, kendi adıma hiçbir şey yapmamaktan daha iyi geliyor bu kafa karışıklığı bile :D Valla geçecek bu günler, her şeyin bir sonu var 🧡🧡

      Delete
  7. Bu tane isine burada cok alistim , israf etmemi engelliyor ama turk marketine gidip de tane alinca, sebzeyi tartan turk abiler surat asiyor, inat ya ben de tane aliyorum ahahah. Dunya uzerinde bir tayfa var, bu tanecilerden cok sikayetci.

    Evdeyiz, ben ve kedi iyiyiz. Evden calisiyorum, filtre kahve iciyorum ve cok gec yataga gidiyorum. 1 haftadir kara cuma indirimleri, cilgin pazartesiler icin canice gonderilen elektronik postalar ile kavga ettim ancak evime asmak istedigim ve butcemi gercekten asan buyuk boy fotograf baskilari icin de hatri sayilir bir kar ettim bu donem. Ufff "kar yaptim mehmeh" diyince de kendimi daha exclusive hissediyorum, araftayim.

    Suan Spotify'da Christmas + Jazz temali bir liste dinliyorum ve calisiyormus gibi yapiyorum. Degismeyen tek sey kedinin gobegi. Dort gozle evde oturup plak dinleyip sarap icecegim yillik izinimi bekliyorum. Belki yoga da yaparim. Tunelin sonunda isik var galiba. https://open.spotify.com/playlist/2vLvkkFLZqQuYau6DvytmQ?si=sP0XRYtYTbSPfJIHT5aQvg

    Oberek gittim.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Tanecilik kazanacak ahhahhhaha :D Ya ben de yan gözle bakıyorum çılgın indirimlere, zaten kaçmak mümkün değil. Sweatshirt alsam iyi olacak, bir takım paspas bile olmayacak sweatshirtler var elimde yüzyıllık, onları atardım. Fakat son yıllarda ne aldıysam bok gibi çıktı. H&M filan üç yıkamalık, Nike aldım ve allah belamı versin 5. giyişimde zımpara sürtmüşsün gibi top top olmuştu sağı solu. Evde giyiyiyorum yahu bunları ben, nasıl olabiliyor? Biraz bakınıp pes ettim, bir süre daha bir şey almadan duracağım. Zaten o arada yaz gelir, yavaş biriyim.

      Listeyi ekleyeyim kendime, afternoon dediği için uygun bir saatte açıp dinleyeceğim. Yavaş olduğum kadar Japon gibi sıraya giren biriyim de. Kedi diye bahsi geçen o pembe göbekli sanat eserini ayrı, seni ayrı öpüyorum 🧡🧡🧡

      Delete
  8. "Belki 1993 senesinde ettiğim bir lafı neden ettiğimi düşünmeden uyuyabilirim bu gece ahhahhha ay çok korkunç!" Senin için tabii ki sert bir durum, belki yıpratıcı; ama okurken birden güldüm, muhtemelen tanıdık geldi :) Portakallar küçük bir çocuğa ebat sıfatlarını öğretmek için özenle seçilmiş gibi :) Sabahtan akşama kadar poşete meyve sebze dolduran bir market çalışanı olsam yine de bir müşteriye üçü benzemez portakallar göndermezdim galiba. Güzel bir listeymiş aslında, denenebilir :) Neşeli sevgilerle :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ay komik de bir yandan, ben de güldüm yazarken, lütfen hiç tutma kendini ahhahha :D Hakikaten eğitim seti gibi gelmiş portakalllar, ay gene güldüm :D Valla liste aslında ilk bakışta biraz gerzek geliyor, anda kal falan filan. Ama bunların bazısı panik-atak sakinleştirmek için yöntem, bazısı depresyona müdahale. Belki faydası olur diye düşündüm :) Bizden de neşeli sevgiler efendim :)

      Delete
  9. Pandemi de biteceğini biliyor mu?
    Bir de, online toplantının 2,5 saat sürebileceğini öngörerek öncesinde tuvalete gitmek iyi ki yapmışım listesine girer mi? Yemin ederim aklıma başka bir şey gelmiyor gün içinde yaptığıma sevindiğim...
    (Göz deviren ve alnına vuran emoji)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Pandemi biteceğini bilmiyor, zaten o yüzden boku yedik. Ona kalsa asla bitmeyecek, bize kaldı ama gene de sene-i devriyesine doğru gidiyor. İngiltere aşıyı onaylamış sanırım, BioNTech aşısını, haftaya başlayacaklarmış vurmaya. Ay hadi işalla, biraz moral oldu insanlık adına.

      Ay tabii ki girer iyi ki yapmışım listesine :D 🧡🧡

      Delete
  10. Bugün duş aldım, eee haliyle de yırtılmış eşofmanımı değiştirdim. Büyük bir iş başarmış gibi hissediyorum kendimi. Hayır, eşofman altı sadece yırtık değil, bir de incecik, yazlık bir şeydi, dondum. Duşa girene kadar, yani yaklaşık 6-7 saat değiştirmememin ya da hadi duştan sonra değiştireceğim diye taktım ya, hemen duşa girmememin vardır bir mantığı ben göremesem de, diye düşünüyorum (umut ediyorum).
    Daha sizin aylar önce e-kitapla ilgili söylediğiniz bir şeyi yanıtlayacağım; yine sizin yazılarınızdan bazılarına yorum bırakacağım... Bunca zaman biriktirdiğim yapılacaklar listesinden bazıları bunlar. Birini yapmadıkça inatla diğerlerini de yapmıyorum. Ama yapılması gerekli olmayan her şeye enerjim ve niyetim var - pandemi nedeniyle inatla evde kalmanın yan etkisi de bu oldu bende.
    Sizin bu yazınızı okuduktan sonra Keri Smith'in blog yazılarına daldım biraz. Çok severek okurdum... Muhtemelen well-being oraya götürdü beni.
    http://www.kerismith.com/blog/book/
    yazısında bahsettiğini yapmaya karar verdim. Yaptım mı, hayır... ama birşeyin ilgimi çekmesini bile başarı olarak görüyorum. Bunu yapmamış olabilirim ama 6 yaşındaki bir minnoşla yılbaşı kartı yaptık sesli mesaj ile iletişim kurarak: bizim yılbaşı kartımızda üçgen ve kare kartaneleri var, Noel Baba'nın geyiklerinin kulaklarını Minnie Mouse kulağı yaptık, ağacımızda sadece yıldızlar yok, gezegenler, Satürn'ün halkaları, kuyruklu yıldızlar var... Hediye paketlerinden birinde de uzay gemisi var. Eskisi gibi ona buna bakarak/dokunarak yürüyüş bile yapamıyoruz ama uzaya gidiyoruz işte:))
    Dün otobüsle şehirlerarası yolculuk etmeyi bile özlediğimi fark ettim: Elimde sırt çantam ve otobüsü beklerken okuduğu kitabı kucaklamış bir şekilde otobüsün koridorunda yürüdüğümü ve çantayı koltuğa atıp hemen kitaba döndüğümü zihnimde canlandırdım. Ki ben bana araba, tren, tekne verin otobüs sizin olsuncu biriyim...
    Mısır ekmeği yaptım bir de. Sıcakken, soğukken ve kızartılınca hep güzel Southern style corn bread idi tarifin aslı, ben kendimce değiştirdim. Tarifini vereyim, belki birinin işine yarar: 2 büyük boy yumurta, 1,5 cups buttermilk (ki ben 1 cup yoğurt + 1/2 cup su ile ayran yapıp buttermilk yerine kullanıyorum), 250 gr mısır unu, 2 tepeleme çay kaşığı tuz (Türk usulü çay kaşığı:)), birer paket karbonat ve kabartma tozu. Hepsi karışacak, en son bol bol dereotu. Tarifte yaptığım en büyük ve en güzel değişiklik dereotuydu. 20-25 cm çapında bir kaba biraz tereyağ koyup kabı ısıtıyorum, yağı kenarlarda gezdiriyorum. Ve kap sıcakken cosss diye ekmek karışımı döküp fırına veriyorum. 180°C'de 30-40 dk'da pişiyor benim fırınımda. Aslında cup ölçüm de tam Amerikan cup ölçüsü değil; 200 ml'den fazla, 250 ml'den az ne kadar aldığını tam bilmediğim kırmızı nescafe fincanları vardır ya, onlarla ölçüyorum. Çapı daha büyük kapta da yaptım, ama küçük kapta daha çok beğendim...
    Konuşmam konuşmam, konuşursam susturamazsınız temalı bir yorum oldu; en iyisi köpenkleri öperek gideyim... :)
    Ayyy gitmeden önce, Lipton'un Daily Defense'ine taktım: tadı karizmatik oralet! Çocukken çok severdim oraleti... Gitmişken hala var mıdır acaba diye düşüneyim...
    Sağlıcakla kalın...
    Meral...

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ay ne güzel uzun yorum, yaşasın! Bu eşofman-duş girdabına ben de kapılıyorum, duş alayım da öyle değiştireyim üzerimi girdabı. Kötü bir günümse o duşa asla girmiyorum, önkoşulu sağlayamayınca üzerimi de değiştiremiyorum. Bunlar işte benim günlük hayatımı tıkayan, üst üste gelince de beni ağlatan tıkanıklıklar. O kadar iyi anlıyorum ki anlattığınızı. Yapılması gerekli olmayan her şey listesini ben de tıkır tıkır yapıyorum, bu tıkanıklık ve gereksiz şeyler ikilisi herhalde takım halinde geliyor insanın hayatına :)

      Baktım "Make a small book" yazısına, birkaç ay önce güzel bir deftere yazmaya başlamıştım, bir cümle bile olsa yazayım diye. Yağmur yağdı. Üç portakal aldım. Ne olursa. Bakayım şimdi, en son cümlenin tarihi ne acaba. 5 Ekim 2020, en sevdiğim pijama altı giyilemeyecek kadar eskimiş, çöpe atmışım. Sürdüremiyorum böyle şeyleri, sürdüremeyince de kendime sinirleniyorum :) Blogu karıştıracağım ama, okurken tuhaf bir huzur geldi üzerime.

      Sizin otobüs yolculuğu hayalinizi okuyunca valla benim de binip gidesim geldi. Uzun uzun kitap okumalı otobüs yolculuğu, hem evde değilsin hem de varacağın yere varmamışsın, ne güzel bir boşlukta olma hali. Valla normal hayatta da pek seyahat etmek isteyen biri değildim aslında ama hayal kurmak hoşuma gitti. Bu aralar her şey ya ifrat ya tefrit, bu eve benzin döküp çakmak fırlatmak, yeni bir yere gidip sıfırdan başlamak istiyorum.

      Buttermilk yerine ayran koyabileceğimizi öğrendiğime o kadar seviniyorum ki şu anda ahhahhha :D Ki yani böyle ayranlı bir mısır ekmeği tarifi de biliyorum aslında, ona rağmen hiç aklıma gelmemişti. Ben de o tarifi ekleyeyim buraya, tavada çabuk tarafından mısır ekmeği.

      https://www.instagram.com/p/CF17g5rF9xt/?utm_source=ig_web_copy_link

      Ben marketten normal mısır unu alıyorum, fırınlanmamış mısır unu değil, o yüzden ayranı iki katı ölçüde koyuyorum, anca kıvam alıyor. Karbonatı sirke ile köpürtmeye de üşendiğim için onun yerine kabartma tozu koyuyorum. Son kullanma tarihi yaklaşan rendelenmiş parmesan vardı evde, içine koydum, güzel oldu.

      Ahhahhhah Lipton'un o bütün seriyi aldım, Bedtime Bliss'e varana kadar :D Durağan günlerime tuhaf bir heyecan kattı :D Bizden de sevgiler, siz de sağlıcakla kalın 🧡🧡

      Delete
  11. Başlık o kadar iyi ki..

    Portakal orda kal :D Ben de normalde toplu alışveriş yapıyorum ama gene de temkini elden bırakmadan. İsraftan çok çekiniyorum. Dünyanın öbür ucunda bir portakala muhtaç insanlar yaşarken. Otellerde kahvaltı tabaklarına yüz elli bin tane zeytin doldurup onları sonra çöpe atanlara çok kızıyorum. Bir insan kaç tane zeytin yiyebilir? 5-10? Bir gün bir otelde olay çıkaracağım bu yüzden. Geri dök o aldıklarını diyeceğim.

    Bir haftadır bir gerileme var bende. Çok ani oldu. En son sabun elimde ellerimi yıkarken birden aklıma kendime zarar verme fikri yerleşti. Saçmalığa bak, el yıkıyorsun. Nerden gelir bulur bu? Bir şey de yok elle tutulur. Kimseyle atışmadım vs. Hemen arkadaşa bildirdim, artık günlük değil saat başı bildirim alıyor benden. 101 Zihin, burada örtmenim. Pandemi biterse inşallah psikolog bakınacağım. Ertelenecek durumu kalmadı. Böyle ani ataklara karşı evde sivri hiçbir şeyi açıkta bırakmıyorum. Geçen traş olmam gerekti, jilet arıyorum yok :D Sonra bilin bakalım nerden çıktı? Kütüphanemde kitapların arasına saklamışım. Kovidi ikinciye geçirme fikri de ayrı korkutuyor. Son günlerde o korku da musallat oldu. Fakat şimdilik ikincil korkum. Niye yazdım bunları buraya bilmiyorum. Son zamanlarda çok fazla konuştuğumu da farkettim. Whatsappta bir başlıyorum allam susmuyorum. Neyse. Geceleri vakit geçsin diye dil kursuna yazıldım. Maksat laklak. (Banyolar kendilerini temizlese çok iyi olacak.. usandım).

    ReplyDelete
    Replies
    1. İçe doğru göçenler kardeşliği :) Çünkü benim de kendine zarar verme sicilim var Zihnibeyciğim. 15 sene filan geçti son feci gecenin üzerinden, yani allah biliyor böyle kafamın arkalarında bir yerde duruyor o his ama bir daha hiç kesmedim kendimi. Kesecek gibi de değilim, bilmiyorum sanki o his ile gerçek aksiyon arasında hiç bağ kalmamış gibi geliyor. Saat başı bildirim ver, süper bir fikir. Gerilemeyi gözlemliyor olman da iyi bana kalırsa, sivri/kesici alet saklaman da. En çok da konuşuyor olmamıza seviniyorum. Ben hayatım boyunca bir günah gibi sakladım çünkü, çünkü bir "Müslümcü müsün ehe ehe" faktörü var, derdimi anlatabileceğim çok az insanlar karşılaştım şu yaşıma kadar. Psikolog konusunda sana email yazacağım bilahare.

      Banyolar kendini temizlesin lütfen! Çünkü ben dün de bugün de temizlemedim :D

      Delete
  12. senin listeye büyük oranda yapıştığım günler oldu, olduğum yerden popomu ve kafamı kaldırmadan geçen günlerim oldu, aylar oldu ki yıl da oldu olacak ama bilmiyorum sonumuz ne olacak? pandeminin de sonu var valla, onun için kendime bazı hedefler koyup yerli yersiz hayaller kurdum, onların peşindeyim. ama bitmese de düşündüm ben ne zamana kadar böyle yaşayabilirim diye sanırım cevabım 2021 mayıs ya da haziran falan. işler daha da kötü olmadığı sürece sabrım beni anca oraya kadar götürür. sonra bi' muğla'ya gideceğim bestfirendimin yanına, oradan bir başka bff dalgası için izmir'e. o arada manisa'daki bir başka kadim dostumu izmir'e getirtebilmek için dil dökeceğim. bu üçlü beni çok heyecanlandırıyor şimdiden ama bitti mi? nöö! bakarsın seninle de izmir'de kavuşur istanbul'a zıplarız birlikte. hatta bir gece vakti kafamıza müjde kadın çorabı geçirip birgül'ü de kaçırsak fena mı olur? dün gördün mü instagram'da ne paylaşmış? taksim meydanı'na üçümüz el ele, aynı o deli abla gibi atarız kendimizi. :)) ayhh vallahi bunların hayaliyle ayakta duruyorum.

    he bir de diyet ve spora başladım evde. asında çok iyi gidiyordum ilk on gün ama sonra saçma bir sağlık sorunu geldi başıma. spora ara verdim şimdi ama o arada yine de bi' 3 kilo vermişim temizinden. yolum uzun (çok uzun) ama kafamda bir şeyler yerli yerine oturdu diye sonsuz bir kendime güven geldi bu konuda. hep anlatacağım bunları o kanepede kıç kıça çekirdek çitlerken.

    öyle işte son durum. öbtüm bal yanaklarından. <3

    ReplyDelete
    Replies
    1. Düşündüm, ben de sanırım Haziran başı 2021'e kadar şaapabilicem, çok mantıklı bir tarih. Benim planım da İzmir'e gidip o kaldırımlarında bitmiş her bir palmiyeye ayrı ayrı sarılmak. O palmiyeleri çok özledim, o gerizekalı rutubetini de çok özledim :(

      Birgül'le bugün 130 dakika kadar konuştuk telefonda, herhalde 1 seneden çok oldu kızla konuşalı. İyi oldu bugün o iki saat. Valla aylardır içim öldü benim ha, bir şey yapılacaksa dürtün kurban olurum, sen geçir çorabı kafamdan, ben gelirim senin peşinden. Ben biliyorum o 3 kilo nasıl zor veriliyor, nasıl bir irade istiyor filan, alnından ÇOPTH diye öpüyorum. Geçmiş olsun ceylan gözlerine kurban olduğum, kendine dikkat et. Diyetle sporun da zaten en mantıklısı yavaş ve uzun bir yol halinde tatbik edileni. Allahım o kanepeyi, çekirdeği filan göster bize lütfen! Ben da öpüyorum tekrardan 🧡🧡🧡

      Delete
  13. Listedeki birkaç maddeyi birleştirip kalp atışımı da hızlandırayım ben. Sevdim listeyi :D

    ReplyDelete
  14. Bu arada meditasyon yazmışsınız, ben de aynı yanılgıya kapılmıştım ama "meditation" değil "medication" yani "ilaçlar" yazıyor listede.

    ReplyDelete
    Replies
    1. AY RESMEN MEDICATION YAZIYOR ahahhahhha :D Anlayınız artık kafam nerelerde bir umut arıyor :D Meditasyon neden essential olsun zaten ohh allahım?

      O zaman ben de mesela banyo lavabosu ovarak iki maddeyle bir kuş vurayım :D (Asla ovamadı.)

      Delete
  15. fotoğraf bana cioran'ın kürümenin kitabı'nı hatırattı. çağrışımlar arasında oradan oraya atlayıp duruyorum şimdi:)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Gugıllayıp buldum portakallı kapağı :) Hiç Cioran okumadım, ay acaba evrenden bir mesaj mıydı bu? :D

      Delete
  16. Minaa portakalları görünce çanak gibi yapıp puding koymayı düşündüm duruyorlarsa böyle alengirli işlere girebilirsin :D Bir de böyle koca kabuklardan hayvanlara kask yapıyorlar komik duruyor ama köpekler ne tepki verir bilemiyorum :D
    Spotify listesi paylaşma challange'ı var mı bilmiyorum ama yoksa da paylaşmanı isterim açıkçası. Çok seviyorum kimler ne dinlemiş diye bakmayı.
    Çiçeklere ve köpüşlere selam. 🙋🏽‍♀️

    ReplyDelete
    Replies
    1. Puding yapayım ya evet! Bilmiyorum durur mu çanak gibi ama önemli değil, elimde tutarım :) Kedi olsa aslında, en güzel kediye kask olurdu. Aslında terastan bakınca çok güzel iki yavru görüyorum, komşu binanın bahçesindeler. O kadar zor tutuyorum ki kendimi eve getirmemek için :(

      Ay koyayım tabii ki buraya Spotify listesini, baktım pek bir numara yok listede ama bir yandan da 2020'yi özetlemiş benim için :D

      Bizden de çok selamlaaaar 💖💖💖

      Delete