June 9, 2021

Arkadaşlar 4: Bazı Şarkılar

Bir şarkıyla hatırlanan arkadaş meselesini düşünüyorum iki gündür. Aklıma ya artık hayatta olmayan arkadaşlar geliyor ya da hayatımın korkunç dönemleri ve korkunç insanlar. Ve tabii bolca "Allahım ne gerizekalı bir insanım ben?!"ler ve "Gerçekten tam bir öküzmüşüm ben"ler.

Sonra dün gece bu yandakini gördüm. Valla evet. Güzel şarkılar kötü hatıraların kurbanı oldu. Bu şarkıların büyük bir bölümü de The Smiths ve Morrissey şarkıları ahhahhha ay sinirlerim bozuldu. Hayatımın The Smiths-dominant dönemi, çok talihsiz bir şekilde hayatımın en boktan ruh haliyle aynı döneme denk geldi. Diyeceksiniz ki The Smiths dinleyip mutlu olunur mu zaten? Mutsuz olduğum için dinliyor da değildim, çok mutsuzdum ve sürekli The Smiths çalıyordu.

Uzun uzun yazmıştım hangi şarkı-hangi korkunç insan diye buraya, hayatımın çeşitli dönemleri, sildim hepsini. Çünkü kendimi bir tanesinin annesini stalklarken buldum. Annesi de en az kendi kadar korkunçtu, 21 yaşındaki bana her fırsatta laf sokuyordu, ana-oğul günde 20 kere telefonlaşıp birbirlerine "Seni seviyorum" diyorlardı, gözleri filan doluyordu. Aynı evde yaşıyorlardı üstelik. Anasından da oğlundan da 5 sene sonra kurtulduğumda içi boşalmış bir kabuk haline gelmiştim. 5 sene manipüle etti beni, beni ben yapan ne varsa itinayla kazıdı attı, bütün hayatımı kontrol etti, beni sindirdi. Etrafımda arkadaş bırakmadı, bıraktığı arkadaşlarımı da kontrol etti. Kendi kendime yaptığım, seçtiğim, düşündüğüm, giydiğim, yazdığım her şeyle alay etti. Zaten çok kısa süre içinde kendi fikrim diye bir şey kalmamıştı. 5 sene sonunda da işte perperişan bir kabuk olarak çıktım bu kabusun içinden. Bir süre sağdan soldan saldırdı, az buz da saldırmadı, sonra yok oldu hayatımdan.

Ben bu kabusu düzenli olarak hatırlıyorum. Ama o günümü yiyiyor bunu düşünmek, bugünün de yarısını yedi şimdiden. O yüzden şu anda direksiyonu kırıyorum, U çekerek arkamıza bakmadan uzaklaşıyoruz buradan. Bu insanlara bir saniye daha harcamayalım.

Bu şarkıyı duyunca aklıma 27 yaşında bir ben geliyor, evde kendi kendime dans ediyorum, bir sonraki felakete kadar hiç de fena değilim. Böyle çukurlardan kendimi hep ben çıkardım, çoğu zaman kendi kendimin sabotajcısı olarak faaliyet gösterdim ama işte yardım lazım olunca etrafta benden başka kimse olmuyordu.


Kalktım makyaj yaptım, o arada eve biraz daha kabak-patlıcan-havuç geldi, çarşamba helikopterleri de geldi. Gidiyorum, yaparken öğrenmem gereken bir takım işler var. Öbüyorum.

20 comments:

  1. manipülasyon kelimesini gugılladım iki gün önce,evet tahmin ettiğim durum buymuş deyip spotify da arattırdım,üstüne bununla ilgili bir kaç pod cast bile dinledim ama senin yazın kadar cuk oturmamıştı.Ruh hastaları çok memlekette,hep derim bir günde bu hale gelmedik birilerinin çok emeği var.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ben yıllar sonra uyandım manipülasyonun ne olduğuna ve aslında hala %100 emin olamıyordum. Geçenlerde çok eski arkadaşım geldi, "Seni resmen istismar etti, bana da her şeyi anlatıyordun, ben sana hiçbir şey demedim, bilmiyordum bunların istismar olduğunu" dedi. Yıllar sonra o da uyanmış. Hiçbirimiz bilmiyorduk. Yabancılar "gaslighting" diyorlar şimdilerde, ben de okuyorum denk geldikçe, çok korkunç hikayeleri var kadınların. Bazen her şeyi açık açık yazayım diye geçiyor içimden ama canı istediyse burayı da bulmuştur çoktan. Eve polis çağırmam gereken bir hadisenin organizatörü olduğundan neredeyse eminim, tekrar buralara dönmek istemiyorum.

      Delete
  2. "çok mutsuzdum ve sürekli The Smiths çalıyordu"
    Bilmez miyiz..

    Okurken benim enerjim çekildi yahu nasıl bir ilişkiymiş. Neyse ki geride kalmış. Gaslighting meselesi gerçekten önemli. Bir türünü yaşadım. Saolsun biri yaşattı. Yıllar sonra kafamda bitirebildim.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ya herhalde başka türlü The Smiths çalmıyor, dünyanın her yerinde aynı ortam ve şartlarda çalıyor ahhahha :D

      Çok şükür bayağı uzun zaman geçti üstünden. Biraz Evan Rachel Woods ve diğer kadınların anlattıklarını okuyunca yeniden hortladı. Arkadaşım da zaten "Okudun mu M.M. olaylarını?" diye açtı konuyu, aynı yerden başlayıp bu aynı herife varmış olmamız beni hem şaşırttı hem de sevindim. Ben delirmemişim, gerçekten gelmiş başıma bunlar benim.

      Delete
  3. Her gün ana oğul defalarca telefonlaşıp "seni seviyorum" demek mi? İnan tüylerim diken diken oldu. Konuyu kapattın ve söylemek istemezdim ama dayanamadım, ne değişik insanlar yahu.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Evet. Ve ben buna rağmen kaçmadım. Çaya maya bir şeye davet etti kadın beni, ilk defa tanışacağız, oğluyla gittik. Kapıyı açtı, "Merhabaa" dedim kadına. Oğlu bana dönüp "Ne biçim merhaba diyorsun?!" diye azarladı beni. Bilmiyorum ne biçim bir merhabaydı, ne olabilir bir merhabada? Gergindim tanışacağız, anne filan diye. Ve buna rağmen de kaçmadım. Her şeyin en iyisini bu herif biliyor diye düşünmeye başlamıştım, merhaba derken bile hata yaptığıma ikna olarak devam ettim hayatıma.

      Değişik hafif kalıyor, bayağı hastalıklıydı ilişkileri :)

      Delete
    2. Bazen elimiz kolumuz bağlanır sahiden. Aman Allah kurtarmış:)

      Delete
  4. ⁣bu yazıyı dün okudum, okurken bile kalbim kırıldı. az önce yeniden okudum, sonra uzun uzun bir şeyler yazdım, hepsini sildim.

    o içi boş kabuğun ortasında bir yerlerde yeniden büyümesini, gelişip hayatta kalmasını sağlayan iyi bir çekirdek varmış bak. yoksa yaşanmazdı öyle. kaliteli atalık tohummuş o çekirdek. çiğdem de diyebiliriz. :)

    seni çok seviyorum. ❤

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ben de seni çok seviyorum 🎈🧡🧡 Ay ne uzun sürmüş ohh allahım düşününce bile tansiyonum düşüyor bunca sene sonra, neler olabilirdi hayat o senelerde, ola ola bu oldu. Umarım allah belasını verir ve ben duyarım ve hemen sana yazarım :)

      Delete
  5. Ya sizin oralarda Meneviş'te vardı böyle bir denyo ana-oğul. Eski ev sahibim. Bir an tövbe esta piti piti kıllarım dikildi.

    Çok farklı şekillerde ve hiçbir şekilde toparlanamayacak boyutlara inene kadar kırılmış olduğum halde böyle bir döl israfına hiç denk gelmemiş olmam hayret verici. Herhalde böyle daha ilk elin kolun, götün başın ayrı oynamaya başladığını fark ettiğim an siktiri çekmemden ötürü? Al gerçi, çeke çeke geldiğim noktaya bak.

    O değil de safi sinire kestim şu an yalnız. Bi ay yetişin diye bağırsan 450 kilometreyi böyle bi fırtta alıp gelir ağzını burunu kırar anca rahatlarım gibi geliyor. Narsist, borderline piç.

    Sen bence mis gibi çıkmışsın yine olan bitenlerin içinden.

    Neyse.
    Rock'n Live Festivali vardı 2005'te Özdere'de. Piii kimler kimler çıktı rabbil alemin. Sonrasında beşeriyetten nasiplenip de yanımıza gelmeye tenezzül eden ve iki muhabbetin belini kırdığımız bi 110'giller oldu bi de Özlem Tekin. Hatta o manyak kalktı bizimle birlikte denize falan da girdi. Tey tey.

    O kadar çok şarkı var ki birileriyle andığım, dinledikçe burulduğum ya da sırıttığım.. Acaba ben birilerinin hatrına bu kadar düşüyor muyum?

    ReplyDelete
    Replies
    1. Bu ana-oğlu İzmir'deydi. Bir kısmı da uzak mesafe ilişkisi olarak sürdü yani bunun. Ankara'ya gelince herhalde bana bir cesaret geldi, birkaç kere ayrıldım bundan. Kapının önünde belirdi, kendini yerlere atarak ağladı, annesi telefon edip beni ikna etti. Otobüsle kazılara gidiyordum, bu her detayı biliyor, kaçta indim, ne oldu filan. Cep telefonum yoktu. Sonra ağzından bir şey kaçırınca uyandım ki otobüsün muavinini arıyor. Mola yerlerini filan arıyor. Ama tabii bir ton iş bu, bana bir cep telefonu "hediye ederek" çözmüştü sorununu. Annemler duysa kıyamet kopardı, ben uzun süre sakladım o telefonu evdekilerden.

      Evet valla tam bir narsist borderline piç. Bence bunlar kimin üzerine çökebileceklerini çok iyi biliyorlar, sen "üzerine çökülemez" kategorisindeymişsin ki böylesine denk gelmemişsin. Ayrıca bunun "Aaa ama bana hiç böyle davranmadı" diyecek eski kız arkadaşları vardır, çok eminim, böyle davranmadığı kızlar olmuştur. Bu tabii sadece bir çeşit, daha kaç çeşit ruh hastası var, 20'li yaşlarından tamir edilemeyecek kadar kırılmadan çıkabilen var mıdır bilmiyorum.

      Ya valla şu anda 21 olsam ve bunu yaşıyor olsam bırak 5 seneyi, 5 gün sürmezdi bu. Ben bağırmasam bile biri yetişin diye bağırırdı, üstüne bir de hep birlikte rezil ederdik bunu. Düşünmesi bile ne güzel :)

      110 ve Özlem Tekin arasında kalmıştım, bak görüyor musun! Ahhahhha demek uzaktan hissetmişim o beşeriyet ışınlarını :D Aynı şeyi düşündüm bu şalanjı yaparken, beni kim hatırlıyor, nasıl hatırlıyor? Bir şey kaldı mı benden bir zamanlar yan yana durduğum insanlarda, valla bilmiyorum. Benim aklıma daha ziyade öküzlüklerim geliyor, umarım onları herkes unutmuştur.

      Delete
  6. Bilmem, belki sağlam bir narsist, ağır bir sosyopatmış diye düşünerek kendine kızmayı bırakırsın? Çünkü belli ki öyleymiş baş belası herif.

    Bense, hastalıklı kıskançlığı ve kişiliğimi hırpalayan baskıcılığı sadece kendine güvensizliğinden gelen bir eziği hayatımda senelerce tutmuşum ve kendimi ezdirmişim! Son anda dank etti bana ve “canım pahasına” kurtuldum.Çook yıllar geçse de zaman zaman kendime kızıyorum, yukarıdaki yorumunda o yıllar boşa gitti deyişin içimi dağladı o yüzden, o ne demek çok iyi biliyorum …
    Sarılıyorum.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Galiba gerçekten en çok içime oturan kısmı o boşa giden yıllar, ben de seni hemen anladım 🧡 Narsist ve sosyopatın ne olduğunu keşke o zaman biliyor olsaydım, yeni öğrendim. Ama en azından başıma gelenin ne olduğunu anladım, anlamak bile o kadar iyi geldi ki. O bahsettiğin eziğin cinsiyle de tecrübelerim oldu, belki onlardan daha kolay kurtuldum ama oturup her şeyi anlatmışsın bana gibi anladım senin nasıl kurtulduğunu. Ben de sarılıyorum çok, artık daha güçlüyüz 🌺

      Delete
  7. Bazan kacmayi bilmek,gerek.Anasinin adam/kadin edemedigini rehabilite edicem megalomanligina kapilmadan uzamali ( ama o da soyle sikintilar yasamiiis, ama onun imkanlari olmamiiis, ama ona firsat verilmemiiis...)Yoksa sonra siz rehabilite edilecek hale geliyorsunuz.Haddimizi bilelim.

    ReplyDelete
    Replies
    1. İnanın rehabilite etmek gibi bir niyetim yoktu. Rehabilite edilmesi gerektiğini anlamış olsaydım belki çok daha erken kaçar giderdim. Rehabilite edilmesi gerekenin ben olduğumu düşünüyordum, bütün ilişkiyi bunun üzerine kurmuştu. Beni rahatsız eden bir şeyi anlatacak oluyordum, öyle bir manipüle ediyordu ki konuşmayı tam bir aptal olduğumu düşünerek kapatıyordum konuyu. Kavgaların sonunda akıl sağlığımın yerinde olmadığına ikna ediyordu. Ben böyle dengesiz, yetersiz, bozuk eşya gibi bir kızdım ve o buna rağmen beni "seviyordu", "elinden geleni yapıyordu".

      Hayatında sıkıntı yaşamamış, çok iyi imkanlara sahip biriydi ve bunları herkese göstermekten de hoşlanırdı. Biraz da bu yüzden rahat rahat eziyordu beni sanırım. Anasının bunu ya da kardeşini adam etmek gibi bir girişimi hiç olmadı bana kalırsa, daha ziyade bu iki oğuldan biri cinayet işlese o cesedi saklayıp hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edecek bir anneydi. Bunu da öylesine söylemiyorum, zaten bir adet korkunç aile sırları vardı. Hala vicdan azabı çekiyorum gördüğüm halde hiçbir şey yapmadığım için.

      Delete
    2. Böyle anlatınca da mafyatik aile gibi olmuş, değiller. Tam tersi okumuş yazmış, zevk sahibi filan, dışarıdan gayet düzgün görünen insanlar.

      Delete
  8. Okurken sinir bastı zira psikolojik şiddete maruz kaldıgım bir 6 senem de benim var. Kendini affetmek mi denir, sisteminden atmak mı yoksa artık takmamak mı bilmiyorum fakat kurtuldum diyebilirim. Bazen anımsadıgımda aklımı skeyim demeden de edemiyorum. Şunu da bırakayım;
    https://i.pinimg.com/564x/53/bb/ab/53bbab72720ea931930aa2a8c0d5b464.jpg

    ReplyDelete
    Replies
    1. Kurtulduğumuza çok seviniyorum 🧡 Umarım arkamızdan gelen kuşaklar daha uyanık olur, psikolojik şiddetin ne olduğunu bilip kendilerini böyle kabusların içinde bulmazlar. Daha çok konuşuluyor artık, buna da çok seviniyorum. Belki bir gün biz de "aklımı skeyim/kafama sıçayım"lardan da kurtuluruz.

      Ay güldüm ama gerçekten gençliğimle oturup konuşsam tek kelimesini dinlemezdi, çok isterdim bir tane çakayım kendi genç ağzıma.

      Delete
    2. Valla bu yazınız bana bir şişe şarap açtırıp bir sigara yaktırdı. O zaman genç ağızlarımıza oturttugumuz ellerimizin tersine içiyorum Mina Hanımcım. Bu da benden size 🧡
      https://www.youtube.com/watch?v=aTzQHvIkTp4

      Delete
    3. Allah ne biçim şarkı! Sen şarap deyince, dolapta yarım şişe şarap vardı, onu alıp mutfak-teras köşesine geldim. Hava yağmurlu, şurada beş dakika tek başıma durayım diye. Şu anda her şey çok güzel ❤️

      Delete