December 11, 2018

Zihnibey'in Müzikli Mimi

Ay neden bilmiyorum ama bu aralar Tarkan dinleyesim geliyor en az haftada bir-iki kere. Hiç durdurmuyorum kendimi, açıp dinliyorum. Yeni yıl neşesi bende böyle mi tezahür ediyor acaba?

Bir yandan Tarkan dinlerken bir yandan da komşum Zihnibey'in müzikli mimini yapacağım bugün. Hava bok gibi, yapacak acil başka işim yok, kahve yaptım, köpenkler benden bıkıp kendi kendilerine eğlenmeye başladı; bence hazırım.

1. Turne sırasında sahne arkasındaki ekipten kimin yerinde olmak isterdiniz?

Grubu takip eden gazeteci olmak isterdim, filmi de var hatta Almost Famous diye. Müzik kadar müzisyenlerin hikâyeleri de ilgimi çekiyor, pek hoş bir iş olurdu bu.

2. Bir müzik türü olsaydınız hangisi olurdunuz?

Temelde şu:



Ve allah biliyor bir de şu:



3. Unutamadığınız bir konser deneyiminizi paylaşın.

2012 Efes One Love Festivali'ndeki Pulp konseri. Her şeyin sonu ve her şeyin başıydı, harikaydı ve aslında çok acıklıydı.

4. Bir müzik grubu kuracak olsanız kadroda olmasını isteyeceğiniz sanatçılar kimler? Grubun müzik tarzı hangi türleri kapsar? Ve sizin rolünüz ne olurdu?

Ay gerçekten tam da Zihnibey'i temsil eden titizlikte bir soru bu! En ufak bir fikrim yok ve büyük ihtimalle müzik grubu kurmaya çok üşenirdim. Şu anda düşüncesiyle üşenmeye başladım aman yarabbi.

Ne sesim var, ne müzik kulağım. Menajer filan olayım desem, daha başlamadan biter o grup zira iyi müzikten anladığımı da sanmıyorum, laf geçirebilen biri de değilim.

Hayal kuracak olsam, 90'larda Britpop furyası içinde bir grup olsun isterdim mesela, alabildiğine üzüntülü ve şiirli. Şarkı söyleyebilmeyi de çok isterdim.



5. Müzik tarihinde yazılmış en sarsıcı dizelerden birkaç tanesini paylaşır mısın?

Vücuduma kazıtmak istediğim onlarca dize var, ben bu soruyu hakkını vererek cevaplayabileceğimi sanmıyorum. İlk aklıma gelenleri yazayım.

"In pitch dark
I go walking in your landscape
Broken branches trip me as I speak
Just 'cause you feel it, doesn't mean it's there"
(Radiohead - There There)

"And if my thought-dreams could be seen
They'd probably put my head in a guillotine
But it's alright Ma, it's life, and life only"
(Bob Dylan - It's Alright Ma (I'm Only Bleeding)

"I can remember
Standing by the wall
And the guns shot above our heads
And we kissed, as though nothing could fall
And the shame was on the other side
Oh we can beat them, for ever and ever
Then we could be heroes, just for one day"
(David Bowie - Heroes)

Türkçe dizelerden içimi oyup ciğerimi söndürenlerin çoğu şiir aslında. Ahmed Arif'le Fikret Kızılok gibi:

"Yastığımda, düşümde, içimdesin
Bir hain bıçak gibi kalbimdesin
Dermanı yoktur bilirim

Tütünsüz, uykusuz kaldım
Terk etmedi sevdan beni"

Gene aynı ikiliden:

"Vurulmuşum dağların kuytuluk bir boğazında
Vurulmuşum, düşüm gecelerden de kara
Canım alırlar ecelsiz, sığdıramam kitaplara
Vurulmuşum, düşüm gecelerden de kara"

Metin Altıok'un şiirinden Kavaklar:

"Beni hoyrat bir makasla
Ah eski bir fotoğraftan oydular
Orda kaldı yanağımın yarısı
Kendini boşlukla tamamlar
Ah omuzumda bir kesik el ki
Hâlâ, hâlâ durmadan kanar

Ah kavaklar, ah kavaklar
Acı düştü peşime
Ah kavaklar, ah kavaklar
Ardımdan ıslık çalar"

Eveth. Yazarken bir yandan da dinliyorum, bir salı günü şu saatte olmayı istemediğim yerlere geldim, rakı koyup ağlamak istemiyorum.

"Hakikaten rakı mı koysam?" diye düşünürken barbar kocam Adıyaman'dan aradı, tahin almış, hangi pekmezden alsınmış. "DUT!" dedim, dut pekmezi varken dut pekmezi alınmalı diye düşünüyorum. Pekmezi hallettik, daha "Hangi salça?" diye arayacak. Salçacı ve tereyağcı iki kardeşin dükkanı başka yerde. Ve tabii daha üzüm kırması/kesmesi/çekçek sınavı bekliyor kocamı. (Yoksa siz kırma ateşi söndü mü sanmıştınız?)

Ben bir mini boy Yunan adasından araklanmış kadehe rakı koyayım, dolaptan kooperatif tulumunu çıkarayım. Tarkan ile başladığım günü herhalde Maksim Gazinoları Assolistleri Vol.1 ile bitireceğim. (Köpekleri cebren ve hileyle halaya soktu.) (Hakikaten ne zamandır türkü barda halay skandalı yaşamadık.) Gittim, öbtüm.


12 comments:

  1. Müzik zevkini seviyorum Fermina. Bence sen tam olarak Brit-pop olmalısın :)

    Gazeteci olma fikri çok eğlenceliymiş. Almost Famous denilince aklıma tabii hemen o meşhur Tiny Dancer sahnesi geldi, ne güzeldi değil mi?

    "Hayat, nihayetinde sadece hayat"
    Ne doğru demiş Dylan. Çok değerli ama bir o kadar da geçici

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ay seninle anlaşıyoruz çünkü müzik konusunda. Filmler konusunda da! Seninkilerden başka film/dizi tavsiyesi okumuyorum, en güzeli de ihtiyaç duymuyorum başka tavsiyelere :)
      Yaa sen söyleyince açıp seyrettim Tiny Dancer sahnesini. Hızımı alamadım bir de eski birkaç Tiny Dancer canlı kaydı seyrettim, biraz da parkelerin üstünde kayarak dans ettim :D Sonra da filmden Uncool sahnesini seyrettim, Philip Seymour Hoffman'ı özlemişim :(

      Delete
  2. Zihnibey kim dedim bir an nedense. Ahahaha :D Kafam yok olmuş. Uzayda.

    Çok güzel bir cevap serisi. Okurken yine eğlendim :)

    Almost Famous tüm zamanların en iyi müzik filmi olabilir diyorum o_O

    Suede Pulp arası bir grubun olurdu sanki bence de. Şuradan tanıdığım kadarıyla en azından öyle.

    Dylan dizeleri <3 Zaten mıymıntının altmışlarda imzasıyla yayınlanan her şarkı çerçeve yapılmalı. Harika bir seçim yapmışsın. Aklıma gelmedi.

    Kavaklar'a dair anım var. 2011 veya 2012 olmalı sanırım. Deli gibi kar yağıyor. Aralık sonuydu. Yollar kapanmak üzere akşam. Sezen konserindeyiz can dostumla. Allahım bitmiyor resmen konser. 2 küsür saat sürmüştür. Onu söyledi bunu söyledi (canımıza minnet tabi). Hepimiz böyle mendillere gömülmüşüz. Bırak Beni, Lal, Gülümse falan söyledi o derece müthiş. Neyse biss zamanı geldi aktık biz de hemen önlere. Pat! Kavaklar... Allahım... Ciğerimizi söktü. Sessizce dinledik ama usul usul eşlik edenlerimiz oldu. Biz söylemedik çünkü dişlerimizi sıkıyorduk. Canlı kayıtlarında şarkının sonunda bir vokal emprovizasyon yapar. O "ıslık çalar" kısmını defalarca sündürür. Ağıda çevirir. Mikrofonu atar. Altıok'a selam yollar gibi. Bak valla tüylerim dikeldi gene hatırlayınca. Peşinden de Arkadaş söylemişti Demirağ'dan. Canımıza kastetmiş resmen kadın ahaha :D Şiirler ve şarkılar bizim oksijenimiz. Oksijen de yanıcı değildir. Ne yaparlarsa yapsınlar!

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ay iyi bari yürüyerek ayrılabilmişsiniz o konserden, gerçekten canınıza kastetmiş kadın abavv! Evde dinlerken ağlıyorum, canlı dinlesem bilmiyorum ne olurum, anlattığın sahne insanın içine işler.
      Dün akşam önce bir heyecanlandım, bulursam tekrar seyredeyim Almost Famous'ı diye, sonra The Great British Baking Show batağına saplandım, gelsin kekler, gitsin petifürler.
      Ben Dylan'a o kadar hâkim değilim, bu şarkıyı kardeşim yollamıştı "Allahım ne biçim söz yazmak ühühühü" diye :) Kaç sene oldu, hâlâ aklımda.
      Gene mim hazırlayınız lütfen Zihnibeyciğim :D Neşeyle yaptım valla, pek hoş oldu.

      Delete
  3. Sabah sabah "Turning backkkkkk she just laughs "diye bağırarak şarkı söylüyorum. Nasıl bir furya bu herkese bulaştı.
    Rakının yanına peyniri görünce çocuklar rahat bırakıyor mu ?

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ay evet, tam bir epidemik yemin ederim, yorumunu okurken gene başladım hold mi kılosııır taynii dencaaaağğ diye :D
      Bırakmıyorlar tabii. 1 gram tulum peyniri için dakikalarca dileniyorlar. Dün bir yandan evin içinde kayarak koştuğum için dikkatleri dağıldı, çok dilenemediler :D

      Delete
  4. Geçmiş hayallerini ses sanatçısı olmanın süslediği bir insan olarak şimdilerde kim ne söylüyor hiçbir bilgimin olmaması çok acıklı. Okudum ama; aaaa ne güzelmiş yada bu da ne vs. diyemedim :))) Yazım dilini sevmem yeterli herhalde, sevgiler :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Benim de pek bir fikrim yok güncel müzik hadiseleri hakkında, baktım da bir yazdıklarıma, en yenisi 15 sene önce çıkmış piyasaya. 1990'larda daha coşkulu biriydim ben, azalarak sönüyor :)
      Bizden de sevgiler, selamlar <3

      Delete
  5. Son paragrafa çok güldüm :).

    Yalnız Almost Famous'ta anne kız rolüyle Frances McDormand ve Zooey Deschanel çok tatlıydı :). Çocuğa gerçek yaşını söyleme sahnesi falan :). P.S Hoffman'ı özledik gerçekten dediğin gibi, çok iyi bir oyuncuydu keşke daha çok izleyebilseydik :(.

    Müzisyenlerin hikayeleri benim de ilgimi çekiyor. İlgilenir misin bilmiyorum ama benimki makinelik icabı alışkanlık birkaç öneri bırakıp gideyim :).

    Son zamanlarda Gürültü önerisiyle izlediğim Sugar Man belgeseli çok hoşuma gitti. Nina Simone'u çok severim onun da belgeseli yine çok güzeldi.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ay ben bir daha seyredeceğim Almost Famous'ı, böyle olmayacak, bak mesela Zooey Deschanel'i hiç hatırlamıyorum.
      Sugar Man'i okudum birinizden ya da her gördüğüm Sugar Man yazısını okudum, böyle de olmuş olabilir :D Nina Simone belgeselinde de gözüm vardı, seyredeceğim ikisini de <3

      Delete
  6. Ay yoksa son skandal benim de içinde olduğum muydu? :)) yıllarca önce kaybettiğim eski arkadaşıma uçmak için saniyler saydığın... :P

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ay evet, ya o meşum gece ya da üç kişi bir peçeteye istek yazmayı başaramadığımız, her girdiğimiz halayı bozduğumuz bir başka gece. Bir dahaki gelişinde gene gidelim bari, arayı açmışız epey :D

      Delete