Önce müzikli şalanjın sorusunu cevaplayayım; içinde yemek adı geçen bir şarkı.
Tamam yemek değil ama gıda da mı değil? Zaten aslında Nina Simone şarkısı ama dün aklıma düştü Jeff Buckley. Neyse yani, cevabımın kabul edilmesini istirham edeceğim, leylak şarabı da yemekten sayılsın bugün. Bugün her şey çok zor geliyor.
Spor yapayım dedim, kuadriseps tabir edilen bu üst bacağın ön tarafındaki büyük kaslar izin vermedi. Günlerdir ağrıyor bunlar, et kesilmesidir diye ciddiye almamıştım. O da benim gerzekliğim, başka hiçbir yerimde et kesilmesi filan kalmadı, neden bacaklarımda devam etsin di mi? Çökemiyorum, hafifçe çöker gibi bile yapamıyorum, bayağı ağrı var. Ay lanet olsun her şeye diye isyan ederek üst vücut ve bir miktar da karın çalıştım. Mata takılıp tökezledim defalarca, ayaklarımı yerden kaldırmıyorum sanırım yürürken. Böyle bir gün oluyor bugün.
Koşarak aşağı sokaktaki bankamatiğe gittim, para yatırıp geri geldim. Sokağa çıkmak değil, eve girmeden, eve girerken ve eve girince yapılması gerekenler benim biraz sinirlerimi bozuyor.
Sonra saatler geçti gitti. Migros sanalmarkette teslimat imkanı beliriverdi, 5 defa denedim, farklı teslimat saatleri denedim, olmadı. Veremedim siparişi, anasayfaya dönüveriyor. Yumurta, yoğurt ve bir miktar sebze almaya çalışıyorum. Pes ettim, mahallemizin bakkallarından alırız. Bir tanesinin küçük bir manav reyonu da var. Artık o reyonda ne varsa onu yeriz, çok mu önemli, valla değil. Hiç önemli değil.
Sadece C., ki eski ve kıymetli blog komşularımdandır, bir kartpostal önerisi yazmış. Bir kartpostal mimi. Ben bugün düşüneceğim nasıl yapabilirim diye. Yarın bir planla geri gelirim.
Hem ben dalgınım ve yanlış yazıyorum hem de bu dünyanın en ucuz kütük klavyesinin tuşları basmıyor. Ben basıyorum ama kütük gibi olduğu için tuşlar, olmuyor. Farkettiğimi düzeltiyorum, eminim sağda sola eksik harfler kalıyordur.
Hayat normale dönünce yapacağım şeyler 1: Güzel bir klavye alacağım.
Kalabalık bir ev partisinden sessizce kaçar gibi kaçıyorum bugün buradan, kapıyı da usulca çekiyorum arkamdan. Ve kesin kaçtığım evde cüzdanımı filan unutuyorum. Geri de dönemiyorum, kapıyı çalamıyorum çünkü vampir gibi kaçmışım. Hoşçakal cüzdan.
Cüzdanı bırak kalsın. Ben öyle yolda bulunan ve sahibine teslim edilen bir cüzdan hikayesiyle başlayıp beraber hastanede biten çok acaip bir aşk hikayesi yaşamıştım ki şimdi hatırlayınca gülüyorum ama "gay mey anlamam, görüşmiyceksin onla" diye bağıran süper yakışıklı angutla deli gibi kavga ederken bariyerlere çarptığımız o arabadan nasıl sağ salim çıktık hala emin değilim vallahi.. Ne ateşli aşktı be, gençlik.... Gay arkadaş hala benle bu arada, şükürler olsun. Jeff Buckley yazdırdı bunu da yeminle. Gerçek hikaye :P
ReplyDeleteKartpostala çok sevindim yaaa, baldıra üzüldüm ama. Online sipariş burda da imkansız aşk. Hala arkadaşlara yüküz ya, çok utanıyorum artık bişeyimiz de kalmadı (perşembeye -3 gün!)
Cüzdana da lanet olsun! Ahhahhah ay hikaye inanılmaz :D Bu da rakınrol aşk değilse ne rakınrol aşk diye sormak istiyorum! (Ya tamam angut diyorsun ama hem yakışıklı hem araba bariyerlere çarpıyor filan, rakınrol bence.)
DeleteBir süre rahat bırakacağım baldırı, buz muz koyayım. Ya online siparişe de lanet olsun! Kendimi streç filmle sarar bakkala giderim. Ne varsa küçük esnafta var. Perşembeye kadar içmeyeceğim, perşembe valla senin şerefine zulamdan şarap açacağım. 4 kişilik kendi halinde bir aile olarak girdiğiniz mart ayından süper kahramanlar olarak çıkıyorsunuz ♥
Joker görünümlü Batman olduk ailecek diyeyim sen anla... :D
DeleteBu aralar zaten küçük esnaftan alışveriş yapın onlarında paraya ihtiyacı var. Ben de akşam yanımdaki küçük şarküteriden aldım alacağımı ufakta bir manav reyonu vardı. Koronasız sağlıklı günler hepimize.
ReplyDeleteÇok haklısınız, çok. Mahallede bir tur atıp bakacağım nereler açık. Zaten gerçekten en temel gıdalara ulaşabilmek bütün derdim, küçük esnafla hallederim.
DeleteKoronasız selamlar, sevgiler bizden :)
Ben de dün ayağımı sakatladım yoga yapayım derken. Halbuki ne güzel yepyeni bir çelınc bulmuştum kendime 14 dakikalık, kesin kilo verdirirdi o bana. Ama sürahi nine gibi yürüyorum. ikimize de geçmiş olsun diliyorum.
ReplyDeleteAy evde egzersizin en kötü tarafı bu zaten. Salona giderken en azından yattığım yerden antrenöre ağlayabiliyordum "Belim ağrıyor bunu yaparken!" diye, bir çözüm söylüyordu. Yanlış duruyoruz, yüklenmemiz gereken bir yere yükleniyoruz, sonra sakatlanıyoruz.
DeleteGeçmiş olsun ♥ Ama pes etme, düzelince gene başla. Bu sefer dikkat et ayağımı nereye koyuyorum, hangi kasımı sıkıyorum diye. Bak Kanatlı Kedi bir-iki yazı önce bir youtube kanalı önerdi, yoga kanalı. Başlangıç seviyesi ve çok detaylı anlatıyor yaparken.
Aaaa hiç pes etmedim, ayak kullanmamalı bir şeyler buldum karın kasları için onları yapacağım bu sefer de belimi sakatlayana dek.
DeleteAy güldüm ahhahhhah :D
Deletejeff! çok severim! lilac wine güzel de forget her'deki kopuş anı bana çok farklı geldiği için forget hör'ü favorimde. tam şarap şarkısıdır, alkol, içki eheueheuh:D
ReplyDeletekeşfettiğim bloglardasın ,takiptesin sahip!
Merhaba! Ay ben de çok seviyorum Jeff Buckley, ağlaya ağlaya dinlerdim eskiden :) Yıllar sonra dün oturup Grace'i dinledim baştan sona. Ne güzel albümdür ♥
DeleteYa kimse alkolden bahsetmiyor, bir ben miyim içen buralarda ahhahhha :D They tried to make me go to rehab, i said no no noooo :D
Hiç zannetmiyorum sadece bizim oldugumuzu :D Şahsen ben 1 çocuk anası,4 yıllık evli,home office çalışan bir filolog olarak aktif içiciyim. Hayat beni buna itiyor , ,i said yes yes yeees yesss !
Deleteİki üyeli Ev İçicileri Derneği'nin kurulma çalışmalarına başlıyorum şu anda. Start bile vermiş olabilirim.
DeleteSakatlık çıkarma annem,hiç o vakit değil😐şişman ama ortopedik problemi olmayan biri olabiliteni düşün az iç hep ondan vicdan yapıp spora vuruyon kendini😀
ReplyDeleteŞöyle hayal ediyorum; etli butlu ama fit (yani zayıfa imkan yok şu aralar, gerçekçi olalım), kısmen ortopedik problemli. Ya az içemem, valla bak o bir kadeh iki kadeh şarap çok hayati şu anda ahhahhhah :D Ayrıca bakkal şu kaos içinde yememiş içmemiş en sevdiğim bağın şaraplarını getirmiş, bu da mı benim kabahatim??!!
DeleteSebze yiyiyorum, bol su içiyorum allah belamı versin düzgün besleniyorum.Kahveyi de azalttım.
Logitech'in bir klavyesini aldım geçen aylarda (konuşmuştuk). Memnunum. Modelini öğreneyim, paylaşırım :)
ReplyDeleteBeni de en çok o tantana yoruyor. Dışarıya çıkınca oh be diyorum. O bilmemkaç kat eldivenler, bilmemneler hoşuma gitmiyor. Aman dikkatli olun. Benim evde koşu bandı var ama sakatlanırım diye çıkmıyorum. Şamandıra gibi duruyorum öylece.
Ay ben bir önceki klavyeyi dövüp kırdığımda mı konuşmuştuk? Lütfen paylaş modelini, bu olmayacak, her yazdığımı iki kere kontrol ediyorum, fenalık geldi :/
DeleteHer gün dışarı çıkıyor olsaydım alışmış olurdum herhalde, haftada 1-2 çıkınca insan tedirginlikten ne yapacağını bilemiyor. Eve de törenle girmek lazım, köpenkler üzerime atlıyor kapının önünde filan, tansiyonum düştü dün kapının önünde.
Bizim ofisin bir odası yarı depo yarı spor alanı gibi. Kimse kullanmıyor tabii o koşu bandını, ağırlıkları filan. Barbar kocama ağırlık siparişi verdim, 3 kiloluk dambıl lazım. Ben yeteri kadar ısınmadım ve gereğinden fazla zorladım bacaklarımı. Şu lunge denen hareketi zayıf ve fitken bile çok zorlanarak yapardım, neyime güvendiysem artık bilmiyorum bu halimle ahhahhha :D
cüzdan deyince, aldın mı o bordoyu? :) valla oysa dön al ki takım kullanabilelim. :D
ReplyDeleteKız almadım bordoyu ahhahha :D Ben o gün girdim, bir güzel dolaştım online dükkanı. Bir bandana, bir kemer, bir tane de şu Amerikan lise ceketi gibi ceketlerden alıp çıktım. Ceket çok indirimdeydi :(
DeleteHala doğru dürüst cüzdanım yok yani. Zaten cebime biraz para, bir tane de kart koyup çıkıyorum evden. Belki de cizdan kullanacak insan değilimdir.
Migros sanal market günlerdir "Önümüzdeki 4 gün için seçtiğiniz mahalleye teslimatımız bulunmamaktadır." diyor ama hep 4 gün,ben de bakkalımdan alıyorum, hemen de gönderiyor.
ReplyDeleteBurada da aynı, hep o 4 gün. Dün işte bir ara açılmış görünüyordu, önümüzdeki 2-3 gün için teslimat vardı. Ama olmadı, sipariş tamamlanmıyor bir türlü. Ben de vazgeçtim, bakkal daha mantıklı. Yani zaten sanalmarket siparişinin tamamının geleceği de kesin değil.
DeleteUzun zaman oldu. Güzel geldi yeniden okumak yazdıklarını. Geçmiş olsun. Dilerim o ağrıların bir an evvel geçer gider tıpkı şu günlerin hızlıca akıp gitmesini dilediğimiz gibi. Hayat çok acayip oyunlar oynuyor baksana, karşısında kalakaldık. Ne kadar oldu ki görüşmeyeli? Konuşsak keşke, iyi gelirdi belki. Sevgilerimi yolluyorum taa uzaklardan yeniden.
ReplyDeleteAy merhaba Tuğba ya! Hakikaten ne uzun zaman oldu :) Konuşuruz tabii ki bir ayarlayıp.
DeleteAğrılarım azaldı biraz, herhalde düzelecek üç-beş güne. Ben de sevgiler yolluyorum ♥
Merhabalar.Tim ve Jeff baba-oğul ikisinin de hayranıyım. Tim Buckley'e biraz fazla daha hayranım tabii. Phantasmagoria in Two'yu her daim dinliyorum. Çok geçmiş olsun!
ReplyDeleteÇok teşekkür ederim! Bacaklarım bugün biraz daha iyi :)
DeleteBen babayı, oğul sayesinde keşfetmiştim :) Jeff Buckley'i daha çok dinledim. Şimdi dinleyeyim şarkıyı, ne güzel oldu ♥
senden yüz bulup ben de içecekli yanıt verdim bu soruya.
ReplyDeleteya ben de sokağa çıkmaktan gocunmuyorum ama dışarıda çok fazla insan varsa canım sıkılıyor, sanki birileri bize evde oturun dedi, biz de saf saf inandık, kendileri de şimdi rahat rahat fink atıyorlar gibi geliyor. üç haftadır her sokağa çıkışımda bunları dedim, içten içe "acaba neresi izbe, hangi yol daha tenha" gibi hesaplar yapıp daha çok çıkmanın planlarını kurdum ama dönüşte lanetttt olsun diyorum. insanın eve girince kendini koltuğa atması 3 buçuk saat sürer mi ya?
jeff buckley ne yakışıklı çocuktu. :(
kartpostal mimine bu gece photoshop mesaimle katılıyorum. ya eskiden bir arkadaşımla sanal hediyeleşmeler yapardık. "paramız yok diye zevkimiz, gustomuz da mı yok ulan" diyerek attığımız isyankar fakir naralar üzerine yıllarca birbirimize özel günlerde sanal hediyeler yolladık. (sanal = gönlümüzden geçen hediyenin resmi) bana mesela hediye eski bir american arabası almıştı arkadaşım, ben ona hollanda uçak bileti yollamıştım. onu hatırlattı bu mim.evde kala kala delirdikçe belki onu da yaparız. ben sana ne alacağıma karar verdim bile. :)
Peniroyıl tiiiiiiiğ ♥ Ya Jeff Buckley hem yakışıklıydı hem de o ne biçim sesti yarabbi. Bunca sene sonra hala dinlerken kalbim sızlıyor :(
DeleteAy ben daha doğru dürüst düşünmeye bile başlamadım bu kartpostal işini, photoshopa kalkışsam sinir hastası olurum, çok eminim, en son 15 sene önce açtım o programı ben. Elle yapıcam. Ya da dur bakiyim, biraz kurcalayayım kompüteri, belki basit bir yolunu bulurum çünkü.
Ben olsam bana çeşitli köpekler alırdım ahhahhha :D Çomarlar, Bobiler, Kontlar.
Ya evde cam şişeler birikti ve dağlar oldu, çıkıp cam kumbarasına yürümem lazım. ÜStelik üç sefer filan yapmam lazım, bir kerede taşınacak gibi değil. Şimdi de oturdum bunu düşünüyorum, görenler gerzek olduğumu düşünür mü, şu zamanda derdimin bu olması normal mi filan diye.