April 18, 2020

Evde Kuş Gözlemciliği 18 / Your Ghost, It's The End Of The World

Kuş sesleri geliyor dışarıdan, başka da bir ses gelmiyor. Terasa çıkıp dolandım, komşuların bir kısmı teras ve balkon yıkamaya girişmiş, hava güneşli bugün. Ben de tohum biriktirdiğim kavanozu çıkaracağım, biraz akşamsefası filan olması lazım, ekmeye başlayayım yavaş yavaş.

Saksağanların bizim terasta bir zulası olduğundan şüpheleniyordum. Çünkü hem zırdeli bu kuşlar hem de bazen Kudi ağzında bir adet cevizle salona giriyor. Kendi kendine ceviz avlamasına imkan yok, saksağanların sakladığı yerden çalıyordur diye tahmin ediyordum. Geçen gün nihayet gözlerimle gördüm; bir saksağan, getirdiği yer fıstığını büyük saksılardan birinin içine, yaprakların arasına sokuşturuyordu, diğer bir saksağan da balkon demirine konmuş gözcülük yapıyordu.

Ben kuş olsam, iki tane ayımsı köpeğin yaşadığı bir terasta gıda biriktirmem ama saksağanlar bence biraz da işin heyecanını seviyor. Köpeklerin anında görebileceği ama asla ulaşamayacağı yerlere konuyorlar, dakikalarca laf atıyorlar, bizimkiler akıllarını kaçırıyor HAVHOAV diye. Saksağanlar insan olsa, yol kesip haraç toplarlarmış, sonra siz kaçarken arkanızdan kahkaha atarlarmış gibime geliyor.

Twitter'da leylekler geldi mi, Yaren ne oldu diye bakınırken Alper Tüydeş'i bulup takip etmeye başlamıştım bir süre önce. O kadar güzel kuş fotoğrafları koyuyor ki anlatamam. Bazı kuşları hayatımda ilk defa görüyorum. Gerçi nerede göreceğim bu kuşları, apartmanda oturan insanım, yerimden kıpırdamıyorum. Neyse, Alper Bey yerinden kıpırdıyor allahtan.


Sorsalar, herhalde Karayipler'de filan yaşıyordur derdim, meğer Samsun Kızılırmak Deltası'ymış. Saz horozuymuş, çok ürkekmiş, görüp fotoğrafını çekmek zormuş.

Sam Neill'i sever misiniz? Ay ben çok seviyorum, dizilerde filmlerde görünce seviniyorum, sanki aileden biri gibi. Küçük video çekmiş, şarkılı:



Müzikli şalanja atlayıvereyim, gecenin üçünde dinlediğim bir şarkı. Valla uzun zamandır dertli gece üç müzik dinlemeleri yaşamıyorum, feci şekilde uyuyor oluyorum o saatlerde. Eskiden şunu dinlerdim, allah düşürmesin yeniden oralara. Ama çok güzel şarkıdır:



Madem Michael Stipe'ı gördük, adı uzun olan şarkı için de şunu bırakayım, It's The End Of The World As We Know It (And I Feel Fine), hem manidar:



Urla'da enginar çılgınlığı başlamış, yani normalde bu ara enginar çılgınlığının başlaması lazımdı. Belediye bandosu biraz sokaklarda dolaşmış, enginar dağıtmışlar kapıya çıkanlara ve sepet sallayanlara. Enginar Festivali kalabalığından susmamacasına şikayet ettim hep, şu anda burnumda tütüyor o manyaklık.

Hayat normale dönünce yapılacak şeyler 3: Urla'da Ömre Bedel Lokantası'nda Ömür Hanım o gün ne pişirdiyse yemek, İrmik Hanım Patisserie'den lavantalı ve keçi sütlü dondurma alıp annemlerin bahçede yemek, adını bir türlü aklımda tutamadığım eski taş evden bozma barın açık avlusunda espresso martini içmek.

Gideyim kitap okuyayım, aklıma başka yapacak bir şey gelmiyor. Naapıyosunuz, iyi misiniz?

8 comments:

  1. Eskiden sarımsak - vampir ilişkisine benzeyen bir ilişkimin olduğu enginarla seviyesiz bir duruma gelmemi İzmir'deki bir iş yemeğine borçluyum. Artık o an çok mu açtım.. yoksa gerçekten Ege mucizesi diye bir şey mi var da insanların tabaklarından yemedikleri enginarları isteyecek kadar yüzsüzleşebildim.. bilemiyorum altan. Ama resmen her kış stoklar tükendikten sonra Nisan gelse de çanakları bağrıma basıp eve koşsam durumuna geliyorum. Geçen hafta dışarı çıkma sebebim oldular. Öeh.

    Espresso martini mekanı Baristocrat sanırım.

    Bunu https://youtu.be/bLpmj059JFA bırakır giderim.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ay çok güzel gece üç şarkısı. Saçlarımı bir sefer de böyle kestirmiştim, kaset cd götürmeme gerek kalmamıştı, tarifle olabilmişti.

      Taze enginar, iyi zeytinyağı filan farkediyor herhalde. Ya biliyorum, enginar var sönmüş sünger gibi insanın ağzında büyüyor, enginar var evlenme teklif edecek hale geliyorsun. Sen bu Urla'daki festivale gel bacım, baktın gelemiyorsun ben sana vakumlatıp kargolarım aha buraya yazdım, 2021 hedefleri bunlar.

      Baristocrat'ta alkol yok, sırf kahve. Ahhahhhah annemle babam ve diğer çete üyeleri tabelayı görüp sevinmişlerdi, mahalleye bar açılıyor diye. Açılış günü dayandılar kapıya, uslu uslu lattelerini içip eve dönmüşler ama ne bozulmak yani, "Bar değilmiş :(" diye.

      Bu, o Sanat Sokağı'nın sonundan sağa değil (sağa dönünce Necati Cumalı'nın evi, Baristocrat filan var), sola dönünce, o dar sokağın biraz ilerisinde küçük bir yer. Dur anneme sorup öğrenirim, pek hoş insanlar işletiyor üstelik.

      Delete
  2. Yeminle o kuşlar ya belalarını arıyor ya da hepimiz gibi macera arıyorlar. Başkaca açıklaması yok bence...
    Espresso martini nedir yahu? Ay aperol şpritzci 70'liklerin arasında kala kala gençliğimden oldum :( Aratıcam gugıla. Evde cin var nerden geldi bilmiyorum ama sızma zeytinyağının yanına konuşlanmış, üstelik birazı da içilmiş. Beyin geçen geceki orantısız neşesinden şüpheleniyorum.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ahhahhah ay güldüm orantısız neşenin şüpheli kaynağına :D Ben bu kokteyl dünyasına geçen bahar merak sardım, mahalle barlarımızda filan bile geçen yaz pek "trend" bir kokteyldi Aperol şpritz. Ay çok da severek içtiğim bir şey o turuncu aperitif, senin 70'liklere gene +1 puan yazıyorum.

      Espresso martini de geçen yazın patlama yaşayan kokteyllerinden. Evde yapmadım hiç ama zor değil gibi görünüyor, 3 malzeme lazım, biri kahve zaten. Şuracığa link bırakıyorum, belki ben de denerim bir ara:

      https://www.kahlua.com/us/drinks/classic/espresso-martini/

      Delete
  3. Replies
    1. Otobüs tutucam, enginar festivalinin yarısını biz oluşturalım, her şeyi yiyelim, hepsinden içelim.

      Delete
  4. Bazen bizde de farklı ve daha fazla duyuluyor kuş sesleri hatta keşfetmiştik sokağın başında ki terasta kafesler dolu meğer ordan geliyormuş değişik değişik kuş sesleri, akşam sefası deyince benimde gördüğüm yerde topladığım tohumlarım olduğu aklıma geldi, planım büyükçe bir saksıya ekmekti bakalım, ay enginar festivali ne güzel şeyler oluyormuş, bizim buralar bu açıdan çok yoksun, özlenmeyecek gibi değil, pazarda göreli çok oluyor ama yanına yaklaşılmıyor gerçi bu dönem herşey arttı zaten, yalnız ne güzel bir tablo çizdin lavantalı keçi sütlü dondurma annenlerin bahçesi, taş evin bahçesinde ekspresso falan rüya gibi...

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ektim akşamsefalarını, ben de sağdan soldan toplamıştım; bir paket de petunya tohumu buldum, onları da ektim. Bakalım, şimdi bekleyeceğiz :)

      Enginar festivali çok güzel ama insanı canından bezdirecek kadar kalabalık oluyor. Azıcık oturup bir çay içeyim desen yer yok hiçbir yerde, sokaklar felç oluyor, bir adım ilerleyemiyorsun. Fakat tabii enginarlar çok güzel, o dondurma gerçekten sanat eseri gibi bir dondurma, Ömür Hanım'ın yemekler de öyle :) Valla bence festivalin hemen arkasından gitmek iyi fikir, dağ taş enginar oluyor, ortalık biraz sakinliyor filan. Ay şu hayat bir normale dönsün, her şeyden 10 kat fazla keyif alacağız.

      Delete