July 21, 2020

Kitaplı Mim 11

"Son olarak bir oyun yapalım, kitaplığınızın ilk rafına gidiyor ve sol baştan başlayarak kitapları sayıyor, yaşınıza denk gelen kitabın adını yazıyorsunuz."

Bu denk geldi yaşıma. Bakın mesela Labirent'in bastığı bu "Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Türkçede Polisiye Dizisi" kitaplıkta yan yana ve sıralı bir şekilde duruyor. Okudum mu peki? Hayır. 8 kitaplık bu seriden 2 eksiğim vardı, kitap fuarında delirmiş gibi arayıp insanları dirsekledim mi? Evet. Okuyacağım çünkü. 

Aslında bir TÜBİTAK projesi bu, üç kadının çabası ve çalışması; Seval Şahin, Didem Ardalı Büyükarman, Banu Öztürk. Erken dönem Osmanlı-Türk polisiye eserlerini çalışıyorlarmış, Latin alfabesine geçmeden önce basılmış eserler bunlar hep. 8 tanesini Labirent basmış, başlarında güzel önsözler var. Kitabın basıldığı dönemi özetliyor, o dönemin polisiye yazarlarını ve okurlarını anlatıyor biraz. 

Kitapların dili de çok dozunda günümüz Türkçesine çevrilmiş. Tamam, okumadım ama şöyle bir karıştırdım. Acayip derli toplu bir seri, o yüzden zaten elalemi dirsekledim eksiklerimi almak için. Baskısı tükenince ağlıyorum evde oturup. 

Bu seriye sardırmamın sebebi aslında Amanvermez Avni okumuş olmam. Şu:


Ay çok güzeldi! Buram buram Osmanlı İstanbul'u, maceralar maceralar, üstelik yer yer bayağı kahkaha attım. İkinci cildi de var, Mavi Göz. 

Labirent Yayınevi'ne döneyim, Suphi Varım da basıyorlar. Suphi Varım'ın Simirna Cinayetleri serisinin 3 kitabını ve pek övülen Karanlıkta İki Ceset'ini aldım. Bunlar da 19. yüzyılda İzmir'de geçen polisiyeler. Ay belki de bunlara başlarım, şimdi yazınca heyecanlandım. 

Dün gece rüyamda kuyruklu yıldızı gördüm, uyanınca bilinçaltıma acıdım, yazık avutmaya çalıştı herhalde beni. Geçen haftanın çok fantastik bir rüyasında ise İzmit'te ahşap bir caminin içinde bir yandan yürüyor bir yandan da boğula boğula ağlıyordum. İzmit'e hiç gitmedim. 

Annemlerin kayıp kolisi geldi, şaraplar hem burada hem Urla'da bozuk çıkmaya devam ediyor. Yaptığım araştırmalar beni bir yere götürmedi, İngilizcede bu duruma "corked" dendiğini öğrendim. Dün başparmağımı doğradım ekmek keserken. Bir dişim hafifçe ağrımaya başladı. Kudi'ye boyunluk sipariş ettim, dirseğini yalamasın, ben de ilaç sürebileyim dirseğine diye. Her şeyi aynı gün getiren dükkan, bu sefer getirmedi siparişi, bekliyoruz.

Ne yapsam bilmiyorum. Gideyim bir meşgale bulayım. Bugün hava biraz daha normal sıcak.

14 comments:

  1. Bu polisiyeleri not ettim izlerken çok sevmeme rağmen hiç okumadım, rüyan hayır olsun tersi denir ya çok güleceksin diyelim kuyruklu yıldız kısmı güzelmiş şu ara hiçbirşey görmüyor gördüğümü hissettiğim şeyleri ise hatırlamıyorum bir ara çok garip şeyler görüyor sabah ilk iş yorumuna bakıyordum epey gitti böyle şu ara dinleniyorum sanırım ☺️

    ReplyDelete
    Replies
    1. Rüya hatırlamak da egzersiz istiyormuş diye duymuştum; kendini hatırlamaya şartlarsan, bir de sabah kalkıp not alırsan rüyalarını, daha kolay hatırlıyormuşsun her seferinde. Bak herhalde sana da öyle olmuş bir ara.

      Şimdi baktım rüya tabirlerinden, camide ağlamak, verdiğim kararlardan pişman olmayacağım ve/veya tövbelerimin kabul olacağı anlamına geliyormuş. İyi bari :)

      Delete
  2. beyim için polisiye tavsiyesi versene,dili akıcı tercihen türk yazar:)şaka bir liste yeni başlayanlar için gibi birşey olsa kafi.Bir kaç tane yabancı polisiye okudu ama Ahmet Ümit gibi seri bir yazar yada eser alamadı belkide bulamadı.eve ekmek almak gibi kitap işine de ben bakınca polisiye eserlere ulaşmakta sıkıntı çekiyor

    ReplyDelete
    Replies
    1. Dur düşüneceğim bir. Ama Suphi Varım okuyabilir gibime geliyor, klasik polisiye onlar, dedektifli filan. Faytonlarla hızlı takipler oluyor, 19. yüzyıl ambiyansı :D

      Bir de aklıma Algan Sezgintüredi'nin "Katilin..." serisi geldi, 5 kitap var, katilin şusu, katilin busu, biri de Maktülün Şansı. Özel dedektif Vedat Bey var, ortağı Tefo ile cinayetleri çözüyorlar. Valla bunları da neşeyle okumuştum. Tempolu, akıcı kitaplardı.

      Yazarım ben dahası aklıma gelince :)

      Delete
    2. Hop Çiki Ya Ya polisiyeleri, Armağan Tunaboylu polisiyeleri (sidikli dedektif Metin :), hala bulunabiliyorsa rahmetli Esra Türkekul'un 2 kitabı, e daha ne yazayım :)

      Delete
    3. Hepsini not edeceğim hemşire,tuttuğun altın olsun😂

      Delete
    4. Hop Çiki Ya Ya serisini ben çok çok beğeniyorum fakat Şafak okumadı, annem ve kayınvalidem de okumamıştı, neden bilmiyorum :D Sadece iki kitabın baskısı var, kalanı tükenmiş.

      Armağan Tunaboylu'nun Konsey Cinayetleri'ni sen verdiydin bana, okudum ama bak kaç sene olmuş bir sonraki kitabı arayasım gelmemiş. Bunların hepsinin baskısı var.

      Esra Türkekul'u zaman zaman kalp sızısıyla hatırlıyorum. İlk kitabın baskısı var biraz, ikinci kitap tükenmiş. İkisini de severek okumuştum, ikinciyi daha çok beğenmiştim. Fakat bunlara da benden başka ilgi gösteren olmadı.

      Zaten aslında bu saydıklarımızın çoğu Ahmet Ümit havasında polisiye arayanları tatmin etmez gibime geliyor, adam uzun yazıyor. Gerçi imkanım olsa yarı yarıya indiririm kitaplarının sayfa sayısını ve daha bile iyi olur :)

      Delete
    5. Ahmet Ümit'i sevemedim ben hiç, 3-4 kitabını okudum, bir imza gününde de öyle yukarıdan bir hava takındı ki, oğlak polisiyelerine burun kıvırdı, bahsettiğim hiçbir yazarı beğenmedi, bana bir polisiye tavsiye etti (valla aldım okudum ve adını unuttum, hiç sevmediğim için), ben de onu terkettim :) Lakin "Sis ve Gece"nin filmi güzeldi, zira hem Uğur Polat'ı, hem Selma Ergeç'i çok severim :)

      Delete
    6. Acaba hafif ya da kadınsı mı geliyor bu tavsiyelerimiz de ondan rağbet görmüyorlar ki ya da biz eğlenceli polisiye seviyoruz, sert değil :)

      Delete
    7. Ay ben de aynı şeyi düşündüm, hafif ve kadınsı mı acaba diye. Olabilir di mi? Benim kayınvalde'aanıma bunları okutamadım ama Ahmet Ümit severdi, yeni kitabı çıkınca hemen alıp takdim ediyordum :) Valla pek şaşırmadım imza günü hallerine. Fakat bir alternatifi yok sanırım Türkçe yazanlar arasında. Hem sürükleyici olma iddiası olsun hem de 500+ sayfa civarı olsun. Ya da bu kadar yaygın tanıtılıp dağıtılanı yok.

      Ne bileyim, mesela ben Çağatay Güney'in o tarihi maceralarını çok severek okumuştum, Lupo'nun şusu busu, zaten 2 kitap var. (Birinin imlası mimlası felaketti. Diğeri çok düzgündü.) 2015'te çıkmış ikinci kitap. Geçimini tamamen yazarlıkla sağlama lüksü herkese nasip olmuyor, biz de beğendiğimiz serilerin devamını bekliyoruz :/

      Delete
    8. Ahmet Ümit çok Arka Sokaklar havasında geliyor alın bunları alın bunları:))ama akıcılık konusunda bir şey diyemem mina haklısın birde ulaşılabilirliği yüksek. kitaplarının cep boyları A101 de 9,90 satılıyor.Bu enflasyonda 40-50lira bir kitaba para ödemekte zor.Ben bir kitabını okuyabilmiştim bol bol tarlabaşı betimlemesi yapıyordu hakkını yemeyeyim beni o sokaklarda günlerce gezdirdi.

      Delete
  3. Merak ettim ben de saydım ama kitaplığın birinci sırası üstten mi alttan mı sayılır karar veremedim. İkisine de baktım :). Üstten okumadığım bir kitap Boş Koltuk denk geldi. Alttan ise mini roman Dr. Jekyll and Mr. Hyde. Ne güzel challengemış ya, devamı gelse keşke de okumaya devam etsek, kitaplarını ve daha da önemlisi anılarını <3.

    Ben kitaplara bakmayalı yine okumak istediğim birçok yazarın kitabı tükenmiş. 1Q84ün son kalanlarından kaptım hemen. Zira Murakami severim, en sevilen eserini bulamamak beni üzer.

    Tetanoz olsaydın keşke, ben de sürekli bir yerlerimi keserim ve sonu hep bu aşı olur. En son 5li seti bozmasaydım uzun süre etkili bir aşı olacaktı, lakin yarım kaldı. Geçen de kuduz aşısı oldum mesela, bir sokak köpeğine karşı karşılıksız sevgimden ötürü :). Tetanoz da yapacaklardı da önceden vukuatlı ve aşıyı olduğumdan istemediler :) Çok meyilliyimdir aşı olmaya, neyse çaresiz dert olmasın diyoruz :'). Sizinkilerin bayadır fotosu yok, koysana özledik canları <3. Ben bu arada her gün köpek videoları izleyip gelecekteki yavrumun hayalini kurmaya devam edeyim :).

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ay valla çelınç pek hoştu gerçekten, bak gene 3 hafta geçmiş, çelıncı bitirince yok olmuşum. Ne yazacağımı bilmiyorum :/

      Tükenen baskı meselesine çok yeni uyandım, beni de zaman zaman küçük panikler sarıyor :D Çok beğendiğim Komiser Haritos serisinin tam orta yerinde eksik vardı, bir yayınevi basmış zamanında, sonra kapanmış o yayınevi, başka bir yayınevi yeniden basmaya başlamış. Fakat bu yeni basımlar orijinal sıraya sadık değil. 4. kitabı basmadan 5. kitabı bastılar. Mecbur kapanan yayınevinden çıkmış 4. kitabın peşine düştüm. Sahaflar da durumun farkında olduğu için 70 lira verdim bir kitaba. Parayı verirken bozuldum ama kitabı rafa yerleştirirken içime bir huzur doldu :)

      Belki parmağım elimin geri kalanından ayrılırsa giderim tıbbi yardım almaya, bak o da belki :D Önce bir denerim evde, belki sarımsak püresiyle filan yapışıyordur. Koyayım ayıların fotoğraflarını. O kadar çok uyuyorlar ki bazen varlıklarını unutuyorum :) Köpek videosu izlemek bir tür bağımlılık, köpek alınca da geçmiyor. Valla bazı başka köpekler o kadar güzel geliyor ki videolarda seyredince :D

      Delete