July 17, 2020

Kitaplı Mim 8

Ay gene günler ben şaşkınlıkla etrafıma bakarken geçip gidiverdi. Hiç bozuntuya vermeden kaldığım yerden devam edeyim.

"Açık düzen kitaplık sevenlerden misiniz, yoksa camekanlı ve kapaklı kitaplıkları mı tercih edersiniz?"

Valla açık düzen seviyorum ama mecbur kaldık camekanlı kitaplık almaya. Açık raflı mutfaklara da çok özeniyorum, böyle biraz çiftlik evi havası olan. İnşaatlar yüzünden mi, konut-iş yeri dengesinin bozulduğu ve trafiğin her gün biraz daha arttığı bu zavallı mahallede oturuyor olmaktan mı bilmiyorum, bu evin tozuyla başa çıkamıyoruz. Siliyoruz, 2-3 saat içinde yine toz tabakasıyla kaplanıyor her şey. Kapaklı eşyalarla yaşamaya mecburuz bir nevi. 

Yaprak bitlerinden kurtulduk ama o arada bir kısım bitki de pert oldu. Akşamsefaları herhalde sessizce ölecek diye bekliyordum, yarısı kurudu zaten, nasıl olduysa bir adet çiçek açmış.


Bir çiçek, hiç çiçekten iyidir diye kendi avuttum. Bu yaz hiçbir şey coşmadı terasta, hepsinin bir ayağı çukurda gibi. 

Manisa'nın bir köyünden ekmek sipariş ettim, kendimi tutamadım ekmeklere bakarken, çok sipariş etmişim. Gelen bütün ekmekleri ikiye kestim, yarım yarım sarıp sarmalayıp Sevda'ya götürdüm dün. Bir süre ekmek yiyeceğiz, bilmiyorum belki Kasım'a kadar filan.

Ekmekler ve bazı haşhaşlı çörekler filan:


Anası Afyonlu barbar kocam haşhaştan nefret ediyormuş, gözlerimi devirdim. Kayınvalidem sağ olsaydı ona götürürdüm, polisiye dizi seyredip yerdik birlikte. Benim kadar düzenli Hawaii Five-O seyreden tanıdığım tek insandı. 

Sevda'dan dönerken çiçekçiye uğrayıp bir demet krizantem, bir demet de adını anında unuttuğum eflatunlu bir çiçek aldım. Aylar sonra ilk defa eve çiçek getirince moralim düzeldi. Çiçekçi abi de normalde olmadığı kadar neşeliydi, eflatunların içine biraz da beyazlarından ekledi, müesseseden.

Hava parçalı bulutlu ve serince bugün, sabah sevinerek kalktım yataktan. Pek verimli bir gün olmuyor ama en azından her şeyden nefret etmiyorum, evi yakasım yok, tam bir gerizekalı olduğum konusunda kendimle tartışmıyorum filan, gene iyi.

Geçenlerde Instagram'da görünce haberim oldu, meğer Barbara Lynn diye biri varmış! Ay o kadar beğendim ki döne döne dinliyorum:


Öbüyorum, şöyle şöyle go-go girl gibi gidiyorum:


4 comments:

  1. Tozlar derin dert,bende yeni bir kitaplık aldım taşınırken bu kısmını düşünmeden😐dondurucu kısmında yer varsa tazeyken koyarsan iyi oluyor,bayat ekmek dondurucuda tuhaf kokuyor.haşhaş sevilmez mi bayılırım annem kuzinede müthiş çörek yapardı bir zamanlar ahh ah😖

    ReplyDelete
    Replies
    1. Koydum ekmeklerin çoğunu dondurucuya, kalanını da tüketmeye çalışıyorum, dertsiz başıma dev dert çıkardım :D

      Ya valla bilmiyorum insan neden sevmez haşhaşı. Haşhaşlı-cevizli ekmek de çıktı koliden, onu da yemiyor. "Sen havadan hafif beyaz bakkal ekmeğine layıksın!" dedim :)

      Delete
  2. Çiçekler bitkiler düzeltiyor insanın moralini cidden, bakınca mutlu oluyor insan. Ekmekler de oh mis, şarapla yenecekler bunlar herhalde, afiyet bal şeker keyfiniz bol olsun :).

    ReplyDelete
    Replies
    1. Bunları yedik şarapla evet :) "Ne biçim ekşimaya bu? Marketten aldıklarımız ekşimaya patlaması gibi oluyor, bunlar öyle değil?" diye itiraz geldi. Çok yorgunum gerçekten ahhahhhaha savunamadın Manisa köyünün ekşimayasını :/

      Delete